TÜRKÇÜLÜK DAVASINDA ÇİLEKEŞ BİR TEORİSYEN NEJDET SANÇAR
TÜRKÇÜLÜK DAVASINDA
ÇİLEKEŞ BİR TEORİSYEN
NEJDET SANÇAR
(1910-1975)
Türklük ve Türkçülük hareketi içinde çok önemli bir
figür olmasına rağmen bugün pek bilinmeyen bir isim olan Nejdet SANÇAR 1 Mayıs
1910’da İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Gümüşhane’nin Torul ilçesinin Midi
Köyü’ndeki Çiftçioğlu ailesinden Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey annesi ise
Zehra Hanım’dır. [1]
Türkçülük davasının simge ismi Nihal ATSIZ’ın öz kardeşidir.
Belki de soyadlarının ayrı olması onun çalışmalarını gölgeledi, ağabeyi kadar
popüler olmasını tanınmasını engelledi diyebiliriz. Nihal ATSIZ ile Necdet SANÇAR’ın
soyadlarının neden ayrı olduğu daima merak edilmiştir. Bunun sebebini Nejdet SANÇAR
şöyle açıklar : “Soyadı kanunu çıktığında ayrı şehirlerde idik. Hemen
haberleşme imkânımız olmadı. Bu yüzden babam ÇİFTÇİ, ağabeyim ATSIZ soyadını
almış; ben de SANÇAR'ı seçtim. Sonra da onları değiştirmeyi doğru bulmadık”
Başka şehirlerde bulunmalarının sebebi bu sırada asker
olmasıdır. Askerlik
görevinde bulunmasından ötürü birbirleriyle haberleşemedikleri için farklı
soyadlar tescil ettirmişlerdir.[2]
Nejdet SANÇAR İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü 1935 yılında bitirerek edebiyat öğretmeni
oldu. Sivas Erkek İlk Öğretmen Okulu, Balıkesir Lisesi, Edirne Lisesi, Gazi
Lisesinde çok değerli öğrenciler yetiştirdi. Türkçülük davası yolunda yaptığı
çalışmalar sebebiyle tarifsiz acılar çekti. Uzun süreli yoksulluk dönemleri
yaşamıştır. Tabutluklar, zindanlar, işkenceler, mahkemeler, sürgünler, baskılar
ve mahrumiyetler hayatının bir parçası haline gelmiştir. O bu zorluklardan
yılmayarak “Bütün Türklerin tek devlet
halinde birleşerek her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsü”
yolunda çalışmalarını aralıksız sürdürdü.[3]
Nejdet SANÇAR askerlikten sonra Sivas Öğretmen okuluna edebiyat öğretmeni olarak tayin edilmiş fakat zamanın
Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'i karşılama törenine katılmadığı gerekçesi
ile bu görevden alınmış ve Balıkesir Lisesi'ne atanmıştır.[4]
Nejdet SANÇAR Balıkesir'de öğretmenlik yaparken 1944
yılı Mayıs ayında Türkçülük-Turancılık davasından tutuklandı. On dört ay
tutuklu kaldı. Bu davada ayrıca ağabeyi Hüseyin Nihal
ATSIZ, Alparslan TÜRKEŞ, Ankara Konservatuarı Direktörü Orhan Şaik GÖKYAY, Hikmet
TANYU, Türk Tarihi Profesörü Zeki Velidi TOGAN, Reha Oğuz TÜRKKAN gibi
Türkçülerde tutuklanmış ve yargılanmışlardır.
Uzun yargılamalar bittiğinde SANÇAR aklanmıştı. Fakat
sakıncalı ve mimlenmiş bir öğretmen olarak artık çalışmasına izin verilmedi. Mahkeme
heyetine karşı yaptığı savunmasında satır aralarından şöyle haykırdı: “Beni beraat ettirin demeyeceğim çünkü benim
için suç olarak gösterilen şey bu toprakları, bu ırkı sevmekten başka bir şey
değildir. Yurdumu ve ırkımı seviyorum, onun içindir ki Türk ırkçısıyım. Bu
sevginin manasını anlamayanlara sözüm yok. Eğer bu günahsa beni mahkûm ediniz.
Bu mahkûmiyeti övünçle kabul ederim, şeref sayarım. Hepsi kabul. Türk Irkı sağ
olsun!”
Nejdet SANÇAR yukarıda ifade ettiğimiz gibi Türkçülük-Turancılık davasından
beraat etse de çok sevdiği öğretmenlik görevine yirmi yıl süreyle başlatılmadı.
Nejdet SANÇAR ve ağabeyi Nihal
ATSIZ edebiyat öğretmeni olmalarına ve 1944-45 davasında aklanmış bulunmalarına
rağmen, CHP hükümetlerince görevlerine iade edilmediler. DP hükümetleri de, öğrencilerden uzak tutmak için, onları anca
kütüphanelerde görevlendirdi. Nejdet SANÇAR eşi Fizik
Öğretmeni Reşide hanımın öğretmenlik yaptığı Zonguldak'ta beş yıla yakın süre
kaldı.[5]
Nejdet
SANÇAR Zonguldak’ta mesleği dışında işlerde özellikle gazete ve dergi yazarlığı
ile uğraşarak günlerini geçirdi. Zonguldak’a gelir gelmez Bucak adlı derginin
yönetimi ona verildi. 23 Nisan 1945’de yayın hayatına başlayan Bucak, aylık
fikir sanat aktüalite dergisiydi. Bucak’ın kurucuları, A. Rıza İNCEALEMDAROĞLU,
Orhan SANUS, Halit TAŞMAN’dı. Derginin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü
Halit TAŞMAN, idare işleri müdürü Adil TOZAN’dı. Dergi A.Rıza İNCEALEMDAROĞLU basımevinde
basılıyordu. Dergi dokuzuncu sayıyla birlikte
“Aylık Türkçü Dergi” ibaresiyle yayınlanmaya
başlanmıştır.[6]
Bunun sebebi gayet açıktır çünkü SANÇAR 1945 yılının tahminimce Temmuz ayından
itibaren Zonguldak’tadır. Oradaki Türkçülerle kısa sürede irtibat kurması
olağandır.
Böylece
Bucak, 9. sayı ile birlikte bir “Ülkü Dergisi” niteliği
kazandı. Kadrosuna yeni yazarlar katıldı. Derginin kuruluşundan itibaren başlıca
yazarları Halit TAŞMAN, Selâhattin
ERTÜRK, İlhan DARENDELİ, Fethi GEMUHLUOĞLU, Nejdet SANÇAR, Muzaffer SOYSAL, M. Zeki SOFUOĞLU, Fethi TEVETOĞLU, Arif Nihat ASYA, İhsan KOLOĞLU, Cemal Oğuz ÖCAL, Orhan Zihni SANUS, Zafer ARIKBAĞ, İsfendiyar BARUÖNÜ, Enver GÜVENER, Necip
MİRKELÂMOĞLU, Kemal GÖKSEL’dir. Bucak’ı n yayımı 2.cildin 1. sayısı ile Haziran
1946’da son buldu.[7]
Nejdet SANÇAR Zonguldak’ta 1948 yılında kuruluş başvurusu yapan 1950 yılında faaliyete geçen Türkiye’nin ilk
komünizmle mücadele derneği olan
“Komünizmle Mücadele Derneği ”nin kurucuları arasında yer aldı.[8]
Nejdet SANÇAR, Ziya ÖZKAYNAK, Bahattin YURTERİ,
Kani ENGİN, Zeki KANDEMİROĞLU, İsmail TEK, Bahaddin DÖKEREL ve Tahsin BAYSAL tarafından
1950’de Zonguldak’ta kurulan Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği’nin (TKMD) ilk
başkanı Bahaddin DÖKEREL’dir. 27 Eylül 1951’deki ikinci kongresinde diş hekimi Talip
TAŞMAN’ın başkan olduğu TKMD, “Yalman’a Cevap”, “Türk Gencine Açık Mektup”, “Komünist
Nedir”, “Komünizmin İçyüzü”, “Kızıl Cennet Masalı” ve “Mehmet Emin Yurdakul”
isimli eserler yayınladı. Bu arada “Komünizme Karşı Türklük” isimli on beş
günlük periyotta yayınlanan bir de gazete çıkaran TKMD, faaliyetlerine 1953’te
son verdi. Ancak, aynı amaç ve düşünce etrafında faaliyet gösteren Komünizmle
Mücadele Derneği (KMD), 7 Aralık 1956’da bu kez İstanbul’da kurulmuştur.[9]
Birkaç kaynakta Zonguldak’tayken “Komünizme
Karşı Türklük” gazetesinin çıkarılmasına öncülük ettiği bilgisi vardır. 15
günde bir çıktığı ifade edilen bu gazete ile ilgili bir bilgiye rastlayamadım.
Fakat Zonguldak Basın Tarihi 1923-2007 adlı bir tez çalışmasında
Yazar
kadrosunda SANÇAR’ın da olduğu “Türkün Sesi” adlı gazete hakkında şu bilgileri
öğreniyoruz: “29 Ekim 1945’de yayınlanmaya başlamıştır. Gazete
“Cumartesi Günleri Çıkar Siyasi Halk Gazetesi” adıyla neşrediliyordu. Gazetenin sahibi Halit TAŞMAN’dı. Türkün Sesi, Bingöl Matbaasında basılmaktaydı.
Gazetenin yazarları arasında Nejdet SANÇAR, Galib FUAD, Sadi Yaver ATAMAN, Kemal
KOÇANA yer alıyorlardı. Türkün Sesi
gazetesi 5 kuruştan halka ulaşıyor ve dört sayfadan oluşuyordu. Ulusal ve yerel
haberler gazetede yer almaktaydı. Gazetenin 46. sayısında sahibinin Ali BİNGÖL, başyazarı ve neşriyat müdürünün ise Halit
TAŞMAN olduğunu görmekteyiz. 1952 yılında Türkün Sesi’nin imtiyaz sahibi ve
başyazarının Mehmet BÜKEY olmuştur.[10]
Nejdet
SANÇAR 1953 yılında Milli Kütüphane‘de memur olarak çalışmak kaydıyla, Ankara
Atatürk Lisesi’nin kadrosuna alındı ve 1965 yılına kadar çalıştı. Ankara'da
bulunduğu yıllar içinde başkenti Türkçü çalışmaların merkezi konumuna
getirdi.“Türkçüler Derneği”nin merkezini Ankara'ya taşıyarak “Türkiye Milliyetçiler
Birliği” adı ile çok verimli çalışmalar yapmasını sağladı. Ankara'da Türk Ocağı’nın merkez heyetinde
çalıştı ve Türkçülüğe gönül veren gençlerin yetişmesine yardımcı oldu. Türk
Ocağı'nın yayın organı olan “Türk
Yurdu”nun 1960'lı yıllarda çıkan sayılarında yazıları yayınlandı.
1960 yılında tek
evladı 15 yaşındaki oğlu Afşın’ı hekimlerin ihmali ve yanlış teşhisi yüzünden kaybedince
üzüntüsünden felç geçirdi. Nihayet 1965 yılında Gazi Lisesine asil
öğretmen oldu ve böylece öğretmenlik özlemini biraz olsun giderme fırsatını
buldu.
Nejdet
SANÇAR Ankara'ya geldikten sonra Millî Kütüphane'nin toplum çalışmalarına
önemli katkılarda bulundu. “Millî Kütüphane’ye Yardım Derneği” ile “Türk
Kütüphaneciler Derneği”nin yönetim kurullarında uzun süre görevler aldı.
Özellikle “Türk Kütüphaneciler Derneği
Bülteni” adlı meslek dergisinin yazı işleri sorumluluğunu
yıllarca taşıdı. [11]
1973
yılında emekliye ayrılarak doğum yeri olan İstanbul'a yerleşti. Türkçülük ile
ilgili toplum çalışmalarına aktif olarak katıldı. Türkçü dergilerde çok sayıda
makale yazdı. Nejdet SANÇAR, başarılı bir öğretmen, değerli bir ülkü ve
düşünce adamı olmanın yanında titiz bir araştırıcı, yorulmak bilmeyen verimli
bir yazardı. Yazı taleplerinin hiç birisini geri çevirmeden Orhun, Çınaraltı,
Orkun, Millî Yol, Ötüken gibi dergiler dışında ülkü ve inançlarına uygun dergi
ve gazetelerin hemen hepsinde sürekli yazıları yayınlandı. [12]
Kitaplarında
ve yazılarında adı, çoklukla, Çiftçioğlu Nejdet Sançar biçiminde yer alırdı.
Kendi adı yanında Okçuoğlu, Çiftçioğlu, Ahmet Tuğcu gibi takma adlar da
kullanırdı. Bu yüzden, yayınlanmış yazılarının tam sayısını bilmek, onlara
ulaşmak çok zordur, hatta mümkün değildir.[13]
Nejdet
SANÇAR çalışma masasının başında 23 Şubat 1975 günü sabaha karşı 65 yaşında
iken hep mücadelelerle geçen ömrünü tamamladı. Karacaahmet Mezarlığı’nda vatan
toprağına kavuştu. [14]
Nejdet SANÇAR’ın vefat ettiği gün daktilosunda, daha geniş
basımını planladığı “Tarihte Türk-İtalyan Savaşları” isimli eserinin ikinci
basımı için hazırladığı bir sayfa takılı bulunmaktaydı.[15]
Başlıca eserleri şunlardır: Tarihte Türk-İtalyan Savaşları (1942),
Irkımızın Kahramanları (1943), Hasan Âli ile Hesaplaşma (1947), Türklük Sevgisi
(1952), Türk, Moskof ve Komünist (1959), Afşın' a Mektuplar (1963), Türk
Kahramanları (1965), Gizli Komünist Belgeleri (1966), İsmet İnönü ile
Hesaplaşma (1971), Nâzım Hikmet Masalı (1975), Türkçülük Üzerine Makaleler (Ölümünden
sonra 1976).
Nejdet
SANÇAR’a Yüce Mevla’dan rahmetler diliyorum, ruhu şad olsun. Umarım cennette
sevgili oğlu Afşın’a kavuşur.
Onu
çok iyi tanıyan Milli Kütüphaneden çalışma arkadaşı Necmeddin SEFERCİOĞLU
onunla ilgili şu anekdotları ile yazımı bitiyorum. “Nejdet Hoca dinimize de
saygılı idi. Ramazanlarda oruç tutmayı ihmal etmezdi. Kendisini ziyarete gelen
gençlere Türklükle İslamlığın et ve tırnak gibi birbirinden ayrılamaz kutsal değerler
olduğunu söylerdi.
Nejdet SANÇAR'ın başka bir özelliği de hayatı boyunca hiç şiir yazmamış olması idi. Ama hikâye denemeleri, birkaç da yayınlanmış hikâyesi bulunmaktadır.
Nejdet SANÇAR'ın başka bir özelliği de hayatı boyunca hiç şiir yazmamış olması idi. Ama hikâye denemeleri, birkaç da yayınlanmış hikâyesi bulunmaktadır.
O,
aynı zamanda iyi bir futbolcu idi. Fenerbahçe Kulübünde, en alt sıradan
başlayıp adım adım ilerleyerek birinci takım oyunculuğuna kadar yükselmişti.
Fakat öğretmenlik hayatı başlayınca İstanbul’dan ayrı kaldığı için futbolu
bırakmak zorunda kalmıştı. Spor hayatını sürdürebilse, tanınmış bir futbolcu
olması ihtimali yüksekti. Çünkü çok azimli ve gayretli bir insandı.”[16]
GÜRDAL ÖZÇAKIR
1 MAYIS 2014
KDZ.EREĞLİ
[1]
Necmeddin
SEFERCİOĞLU
Tanıdığım Ünlü Türkçüler.
İstanbul, Ötüken Neşriyat (2005) http://www.turkocagi.org.tr/exweb/modules.php?name=Izbirakanlar&file=print&pid=45
[2]
NEJDET SANÇAR :
http://www.nihal-atsiz.com/yazi/nejdet-sancar-hayati-kisiligi-turkculugu-eserleri.html
[4]
NEJDET SANÇAR :
http://www.nihal-atsiz.com/yazi/nejdet-sancar-hayati-kisiligi-turkculugu-eserleri.html
[8] http://tr.wikipedia.org/wiki/Kom%C3%BCnizmle_M%C3%BCcadele_Derne%C4%9Fi
[9] Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği (TKMD)
[11] Necmeddin SEFERCİOĞLU Tanıdığım Ünlü Türkçüler. İstanbul, Ötüken
Neşriyat (2005) http://www.turkocagi.org.tr/exweb/modules.php?name=Izbirakanlar&file=print&pid=45
[13] Necmeddin SEFERCİOĞLU Tanıdığım Ünlü Türkçüler. İstanbul, Ötüken
Neşriyat (2005) http://www.turkocagi.org.tr/exweb/modules.php?name=Izbirakanlar&file=print&pid=45
[15] NEJDET SANÇAR : http://www.nihal-atsiz.com/yazi/nejdet-sancar-hayati-kisiligi-turkculugu-eserleri.html
[16] Necmeddin SEFERCİOĞLU Tanıdığım Ünlü Türkçüler. İstanbul, Ötüken
Neşriyat (2005) http://www.turkocagi.org.tr/exweb/modules.php?name=Izbirakanlar&file=print&pid=45
Yorumlar