ZONGULDAK’TA FRANSIZ MİSYONERLERLİK FAALİYETLERİ ANDRÉ CHARLES PİERRE MOREEL’İN YAŞAM HİKÂYESİ
ZONGULDAK’TA
FRANSIZ MİSYONERLERLİK FAALİYETLERİ
ANDRÉ
CHARLES PİERRE MOREEL’İN
YAŞAM HİKÂYESİ
19.yüzyıl sonlarından
itibaren Avrupa devletleri bir sömürgecilik yarışına girişmişlerdi. Osmanlı
imparatorluğu ise; geniş topraklara sahip oluşu, dünya ticaret yolları üzerindeki
stratejik konumu, sanayinin can damarı haline gelecek olan petrol ve diğer yer
altı zenginliği olan maden bölgelerinin elinde bulunuşu ve Avrupa'ya yakınlığı dolayısıyla
emperyalist güçler için son derece uygundu. Bu sebeple Osmanlı toprakları; Fransa,
İngiltere, Rusya, Avusturya ve Almanya gibi devletlerin yarıştığı bir yer
durumuna geldi. (1)
Bunun dışında bu
dönemde dikkat çeken önemli bir konuda misyonerlik faaliyetleridir. Bu
yazımızda Fransa’nın Osmanlı ülkesinde ve özellikle Zonguldak-Ereğli kömür
havzasındaki Katolik Misyonerlik çalışmalarını irdelemeye çalışacağız.
Bugün sıkça duyduğumuz
ve özellikle Hıristiyanlıkla birlikte bir mana bütünlüğü taşıyan misyoner,
misyonerlik gibi kavramlar böyle bir amacın sonucunda ortaya çıkmıştır. Hıristiyanlıkla
özdeşleşmiş bu kavramların menşei Latince missio kelimesinden gelmektedir. Missionanary,
missionaire, missionor şeklinde
İngilizce, Fransızca ve Almanca gibi
dillerde kullanılmış ve Türkçemize de bu dillerden geçmiştir
Misyonun sözlük anlamı; yetki,
vekâlet, bir kimseye bir işi
yapması için özel olarak verilen görevdir.
Misyonerin sözlük anlamı ise, görevli
kimse, yetkili, görevli rahip veya papazdır. Sözlük anlamının
dışında genel olarak misyon denilince akla,
başka dinden olanları kendi dinlerine kazandırmak amacı ile kurulan ve
faaliyet gösteren kuruluşlar gelmektedir.
Fakat misyon genellikle özel anlamıyla bilinmektedir ve bu manada
misyon; Hıristiyanların Hıristiyan
olmayan bölgelerde Hıristiyanlığı yayma amacıyla oluşturdukları tüm kuruluşları
kastetmektedir. Bu misyonlarda görev yapan kişilere ise misyoner denilmektedir.
Osmanlı
İmparatorluğu’nda Katolik ve Protestan olmak üzere iki grup misyoner faaliyeti
yürütülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda misyoner faaliyetleri başlatan grup
Katolikler olmuştur. Katolik Hıristiyanlığı dünyaya yaymak için çalışan Katolik
misyonerler bu amaçlarını çok dinli ve çok dilli farklı etnik unsurların bir
arada yaşadığı Osmanlı topraklarında açtıkları okullar vasıtasıyla gerçekleştirmeye
çalışmışlardır. Katolik misyonerler böylece hem kendi mezhep ve dinlerine insan
kazandırmışlar, hem de ait oldukları
ülkelerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki emellerine hizmet edecek yandaş gruplar
oluşturmuşlardır.
Osmanlı
İmparatorluğu’nda denetim altında alınamayan Katolik misyonerlik faaliyetleri,
ancak Cumhuriyet döneminde denetim altına alınmıştır.
Katolik Cizvitlere göre; “İlk misyoner okuldur” Çünkü eğitim ve
öğretim yoluyla öğrencileri Hıristiyanlaştırmak ve Katolikleştirmek esas
amaçtır. Henry H.JESSUP adında bir misyoner bu konu hakkında şunları
söylemektedir: “Misyonerliğin başarısı için temel şart okullardır. Haddizatında bu da gaye olmayıp vasıtadır. Şu
da bir hakikattir ki, misyonerlerin yahut İncil’in başka yollarla sokulmaya
imkân bulamadığı birçok yerlere İncil okul vasıtası ile sokulabilmiştir”
Katolik misyonerler
Kapitülasyonların kendilerine sağlamış olduğu bir takım imtiyazlardan da
istifade ile ve mensubu bulundukları, kendilerini
Osmanlı topraklarında himaye etme hakkını bulan Fransa, İtalya, Avusturya gibi devletlerin de desteği
ile pek çok eğitim–öğretim kurumu açmışlardır. İlk, orta, lise ve yüksek olmak
üzere her dereceden kız ve erkek, yatılı ve yatısız, ücretli ve ücretsiz ruhban
veya laik olmak üzere eğitim–öğretim kurumlarını kendi dinî, siyasî ve kültürel politikaları doğrultusunda
kurmuş ve teşkilatlandırmışlardır. Bu kurumların çok büyük bir kısmını Fransız
Katolik misyonerleri tarafından açılmış olan eğitim–öğretim kurumları oluşturmaktadır.
Katolik misyoner okullarının Fransa’dan sonra sayıca ve çokluk derecesine göre
bağlı oldukları devletler İtalya ve Avusturya’dır. (2)
Fransız misyonerleri
kız okulları yada hastaneler ve dispanserler kurarak halkı önemli ölçüde
etkiliyorlardı. Buna rağmen bu misyonerlerin büyük bir çoğunluğu Fransız
rahipler topluluğuna üye olsalar bile içlerinde Alman ve İtalyanlar da vardı.
Assomptionistler Emmanuel D'ALZON tarafından
1845’de güney Fransa’da Nimes kentinde
kurulmuş olan Katolik bir tarikattır. Assomption’un sözcük anlamı “Meryem ananın göğe yükselişi”dir,
Asompsiyon yortusu 15 Ağustos’ta yapılır.
Zonguldak’ta bu
tarikata ait 2 okul ve 2 manastır olmak üzere 4 kurum bulunmaktadır.
Bunların adları kaynaklarda şu şekilde
geçmektedir: 1-Peres Assomptionistes Mektebi 2-Oblates de l' Assomption Mektebi
3-Peres Augustins de I' Assomption Manastırı 4 -Soeurs Oblates de l' Assomption
Manastırı
Bu dönemde Osmanlı
topraklarında çeşitli Hıristiyan tarikatlara ait olup Fransa'ya bağlı fakat
Osmanlı Devleti tarafından resmen tanınmamış olan 259 dolayında okul
açılmıştır. 1 de dershane söz konusudur.(3)
20.Yüzyıl başlarında Zonguldak
Türkiye’deki son
misyonerlik kurumları 1897 yılında Karadeniz kıyısında Zonguldak‘ta
kurulmuştur. Zonguldak İstanbul’a takriben 200 km uzaklıktadır. Burada
İzmit’teki Asompsiyonistlerin zaman zaman ziyaret ettiği yaklaşık 50 civarında
Katolik bulunmaktaydı. Ancak o sıralar bir Fransız şirketi yeni keşfedilen bir
kömür yatağını işletmek için gelmişti. (4)
Fransız sermayeli
Ereğli Şirketi Osmaniyesi (Societe Ottomane D'Heraclee) liman yapımı için
geldiği Zonguldak’ta kömür işletmeciliğini de ele geçirdi. Yayla’dan Fenere
kadar olan mahalle 1896’dan sonra Fransızlar tarafında kuruldu. Ereğli
Şirketi; kok ve briket fabrikaları (toz kömürün basınçla sıkıştırılarak şekil
verilmesi), büyük tamirhane ve dökümhaneleri devreye soktu. Memur ve
hizmetlileri için 1000 kadar konak, ev ve barakalar yaptırdı. Dört doktorlu bir
hastaneyi tesisleri arasına kattı. Şirket ileri gelenlerinin çocukları ve
Fransız personel için kız ve erkek (ayrı ayrı) mektepleri açtı.
Ayrıca açılmış olan erkek okuluna ait birde şapel (küçük kilise) inşa
edilmiştir. (1903 Maarif Salnamesi’nde Fransızlar’ın taşkömürü havzasında 2 misyoner
okulu açmış olduğundan söz edilir.) (5)
Ereğli Şirketine ait hisse senedi
1900’lü yıllarda
Fransızların yanı sıra, bir kısmı Kozlu ve Kandilli’de olmak üzere, Zonguldak’ta
madencilikle uğraşan çok sayıda İtalyan yaşamaktadır. (6)
Bu yabancıların hepsi Katolik’ti. Kayıtlara göre bu grup yaklaşık bin kadar Fransız, Alman ve İtalyan’dan oluşuyordu. Asompsiyonistler Ağustos 1897’de bölgeye gelip yerleştiler ve Oblatları (manastıra kendini adamış kimseler) çağırdılar. I.Dünya Savaşının başlamasına kadar çok rahat hareket alanı buldular.
Bu yabancıların hepsi Katolik’ti. Kayıtlara göre bu grup yaklaşık bin kadar Fransız, Alman ve İtalyan’dan oluşuyordu. Asompsiyonistler Ağustos 1897’de bölgeye gelip yerleştiler ve Oblatları (manastıra kendini adamış kimseler) çağırdılar. I.Dünya Savaşının başlamasına kadar çok rahat hareket alanı buldular.
Fransızların yaptığı lojmanlar Yayla Mahallesi
Cumhuriyet döneminde Türkiye’de
pek çok Hıristiyan’ın taşınmasına sebep olan nüfus mübadelesi ve sonrasında Mustafa
Kemal ATATÜRK’ün laik kanunları misyonerlerin çalışmasını zorlaştırdı. Türkiye
de 1914’te mevcut olan 20 misyoner cemaatten yalnızca 5 tanesi yeniden çalışmalarını
sürdürebildi. Ancak bu dönemin sonunda bu kurumlar Oblatların, 1915’te Paris’e
yakın bir yerde mülteci oldukları zaman ilgilendikleri Sırplarla bağlantılarını
korudular. Bu durum 1925’te Belgrat misyonunun kurulmasını kolaylaştırdı.Yani
bir anlamda Anadolu’dan ayrılırken Balkanlara yöneldiler. (7)
Başbakanlık arşivinde
bu dönemde Zonguldak’ta Fransız misyonerleri hakkında tarafımızdan yapılan araştırmalar
sonucunda şu bilgilere ulaşıyoruz 24 Ramazan 1317 ( 26 Ocak 1900 ) tarihli
yazışmada Zonguldak'ta Fransız Cizvit papazları tarafından açılmak istenen ruhsatsız
mektebe izin verilmemesi istenmektedir. 7 Şevval 1317 (8 Şubat 1900) tarihli
yazışmada ise Ruhsatsız açıldıkları bildirilen Maraş'taki Trasonta Mektebi ile
Zonguldak'taki Fransız Cizvit Mektebi hakkında, ruhsat alınmaksızın ecnebi
mektebi açılmasına izin verilmemesi hükmü gereğince muamele edilmesi uyarısı
yapılmaktadır.
10 Muharrem 1318 (10 Mayıs 1900)
tarihli yazışmada ise Zonguldak'ta Fransız Cizvit papazları tarafından
ruhsatsız olarak mekteb açılıp, bu papazların olumsuz propagandalar
yaptıklarından, resmi ruhsatsız olarak açılan ve tamir yaptırılan okulların
belediyece yıkılması ve kapatılması yolunda belediyeye yetki verildiği belirtilmektedir.
Anlaşılacağı üzere 1897 yılından itibaren
açılan bu okullar izinsiz açılmış devlet ancak 3 yıl sonra bunun farkına varıp
yaptırımlar uygulamak istemiştir. Okulların daha sonra varlığını devam
ettirmesi, Fransız misyonerlerin bir şekilde okullara ruhsat da
çıkarabildikleri anlamına gelmektedir.(8)
Clare SHERIDAN
1924-1925 döneminde Türkiye'de bulunan Clare SHERIDAN “A Turkish Kaleidoscope” adlı anı kitabında Zonguldak’taki
misyonerlere ait okul ve hastane hakkında şu bilgileri verir:
“Hıristiyanlıkla
ilgili pek çok şeyin harabeye çevrildiği bir ülkede, bir manastır okulunu
görmek beni çok şaşırtmıştı. Şirket, çalışanların çocuklarını yollayabilmesi
için okula parasal destek sağlıyordu; ama yarı-özel bir okul olmasına rağmen
yine de resmi denetime tabi olmak zorundaydı. Müdürün özel odası hariç, hiçbir
yerde haç, çarmıh figürü, dinsel içerikli bir resim veya herhangi bir
Hıristiyanlık sembolünün asılmasına izin verilmiyordu. Dini okulların ancak ve
ancak bu koşullar altında eğitim vermesine müsaade ediliyordu. Ama
Hıristiyanlık sembollerinden böylesine uzak durmak isteyen Türkler, dini
okulların sunduğu eğitimden faydalanmak konusunda oldukça atak davranıyorlardı.
Zonguldak'ta
ayrıca, maden işçilerinin ve yöneticilerinin faydalanması için rahibelerin
işlettiği bir hastane vardı. Türk doktorlar bile hastanenin böyle pırıl pırıl
olmasından etkileniyorlardı. Okuldaki koşulların aynısı burası için de
geçerliydi. Duvarlara bir tane bile dini amblem asılamıyordu. Görüp
görebileceğiniz tek sembol, bembeyaz kıyafetler giyen bu Fransiskan kilisesi
rahibelerinin göğüslerine iliştirilmiş haçlardı.
Rahibelerden biri öylesine genç ve
güzeldi ki; sanki mucize'den fırlamış gibi gözüküyordu. İş kazası geçirenlerin
koğuşunda çalışıyordu. Bu koğuşta, hayatlarında ilk kez beyaz çarşaflar üzerine
uzanmış, yüzlerinden mutlu oldukları anlaşılan, beş altı tane Anadolulu madenci
yatıyordu; aralarında dolaşan genç rahibe ise beyaz bir zambağı andırıyordu.
Işık
geçirmeyen simsiyah çarşafların arkasına saklanmış Türk kadınları ile beyaz
örtüleriyle ne kadar özverili oldukları yüzlerinden okunan bu rahibeler
arasında tam bir tezat vardı. Hıristiyanlık propagandası bundan daha incelikli
yapılamazdı.
Kostantinopol'den
gelirken ilk liman olan Zonguldak'ın zihnimdeki yansıması şu oldu: Medeniyetin
küçük ve gözlerden uzak kalmış ileri karakolu.” (9)
Madenci barakaları ve yabancı milletlerden madenciler
Assomption tarikatı rahipleri basını ve
özellikle de gazeteciliği misyonerlik faaliyetlerinin kuvvetli bir vasıtası
olarak kullanmışlardır. Bu cemiyetin amacı üyelerinin şahıslarını
kutsallaştırmak, hem Fransa’da hem de
diğer ülkelerde vazetmekti. Bu cemiyetin
mensubu papazlar misyonerlerin en genç ve çalışkan Ruhanî askerlerini temsil
etmektedirler. Vaiz, öğretim işleri ve diğer ruhanî faaliyetlere ek olarak misyonerliğe
en etkili vasıta olan basın ve gazeteciliği katmışlardır. La Croix adlı
çıkardıkları gazete ve Fransa’da büyük nüfuz elde etmişlerdir.
Misyonerler özellikle yoksulları hedef alırlardı
1882’de Osmanlı
İmparatorluğu’na gelen Assomption tarikatına mensup rahibelerin bundukları
muhitte en çok takdir edilen özellikleri; dispanserleri, bedava muayeneleri ve
özellikle de hastalara evlerinde yapılan ziyaretleri olmuştur.
Franciscaine rahibeleri
de hususî evlerde hastabakıcılık yaptıkları gibi kendi evlerine yaklaşık on
kadar hasta alarak bakımlarını üstlenmişlerdir. Özellikle Fransa’ya bağlı
Katolik misyonerler Osmanlı İmparatorluğu’nun hemen her yerine eczane, dispanser ve hastane açmışlardır. (10)
1896'da yapılan bir
istatistiğe göre, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Müslüman okullarda ilköğretimde
30.000 öğrenciye karşılık Müslüman olmayan okullarda 76.000 öğrenci vardı ve
bunlardan 7.000'i Müslüman olmayan yabancı okullarda idi. Orta öğretimde ise
Müslüman okullarda 5.000, Müslüman olmayan okullarda 11.000 ve bunların da
8.000'i Müslüman olmayan yabancı okullarda idi.
Assomptionistler
İstanbul, Anadolu ve Filistin bölgesinde önemli bir rol oynuyorlardı.
Osmanlı Devleti
18.yüzyılda zayıflamaya başlayınca Fransa, Osmanlı yönetiminin muhafaza ve
takviyesine destek vermiş ve bunun karşılığında da kendi çıkarlarını
güçlendirip genişletmiştir.1740 Kapitülasyonu bunu göstermektedir. Bu sayede
Osmanlı İmparatorluğu içinde en imtiyazlı devlet olma durumunu kazanmıştır.
Fransız İhtilalı öncesinde Osmanlı İmparatorluğunun en fazla ihracat ve ithalat
yaptığı ülke Fransa idi.
Kapitülasyonların 1.maddesi, Fransız elçilerin
diğer Hıristiyan devlet elçilerine göre kıdem, mevki, muafiyet, serbestlik ve
konsolosluk, tercümanlık ve elçiliklerde istihdam edilen diğer görevlilere ve
bunların cizyeden muafiyetlerine ilişkindi. 50. ve 51.Maddeler de dini haklarla
ilgiliydi. Osmanlı-Fransız İlişkileri, Fransız İhtilali’nin ilk döneminde gevşemiş
olmakla birlikte Napolyon'a kadar çok önemli bir değişiklik geçirmemiştir.
Fransızlar, Doğu'da
hangi toplumdan olursa olsun Latin Katolikleri, bunların vakıflarını,
okullarını, dispanserlerini, hastanelerini, öksüz yurtlarını, kiliselerini vb.
himaye yetkisini kapitülasyonlardan aldıklarını öne sürmektedirler.
20.yüzyıl başlarında
Osmanlı İmparatorluğu'nda Fransa'nın girişimleriyle ve Almanya'nın rekabetini
değerlendirirken Paul IMBERT, “Osmanlı İmparatorluğu'nda Yenileşme
Hareketleri-Türkiye'nin Meseleleri” adlı eserinde şöyle demektedir.
"Türkiye'ye yatırdığımız iki milyar tutarındaki sermayelerimiz,1700
kilometrelik demiryollarımız, rıhtımlarımız, fenerlerimiz, 100.000 hastayı ve
yoksulu barındıran 300 hastanemiz, her yerde Fransız dilini ve uygarlığını
yayan 100.000 öğrencili 300 okulumuz ve Yakındoğu halkları arasında daima
canlılığını sürdüren geleneksel politikamızla elbet Osmanlı İmparatorluğu’nda
daha uzun zaman ön sırada bir yer tutarız”
Papalık, Osmanlı tebası
olan Katoliklerin, bir millet başlarının olmamasından ve Kanuni Sultan Süleyman
zamanında I.François ile kurulan Osmanlı-Fransız dostluğundan yararlanarak
Osmanlı topraklarında yoğun misyonerlik faaliyetlerine girişmişti.
Doğu'daki Katolik
misyonlar, 1822'de kurulan “İnancın Yayılması Birliği” ve 1856'da kurulan ve
İkinci Müdür'leri Charles LAVİGERİE tarafından yayılan “Doğu'da İnancın
Yayılması Birliği” okullarının desteğini alır.19.yüzyılda çok sayıda edebi
yapıtların ortaya çıkması misyonerleri cesaretlendirir ve dindarların bağış
yapmalarını sağlar.
Daha sonra ortaya yeni
din adamlarının çıktığı ve Doğu'da çok önemli roller oynadığı görülür. Bunlar
1842'de, Notre-Dame-de Sion'un rahipleri, 1845'de I'Assomption'un müritlerinden
Augustinler ve Saint-Vincent-de-Paul'ün rahipleri, 1856'da Lyon'un Afrika
misyonları rahipleri ve 19.yüzyılda ortaya çıkan çok sayıdaki kadın
misyonerlerdir.
Fakat Doğu Hıristiyanlarını
doğrudan ilgilendiren misyonlar; öğretmen din kardeşleri, hastaneler,
dispanserler, rahibeler, Latin düşüncesinin kiliseleri ve Doğulu seminer veren
din öğretmenleriydi. Bunların hepsini saymak olanaksızdır. Kurumların önde
gelenleri, bu tür eylemlerin çeşitliliğini ve gelişimi göstermesi bakımından
önemlidir.
Bunlardan bazıları
sadece misyonerdir. Bazıları ise Afrika'da veya Doğu'da dinsel etkinlik üzerine
uzmanlaşmışlardır. Bazıları da sadece eğitim ile uğraşmaktaydılar. Hıristiyan
okullarındaki din adamları ilköğretim ile uğraşıyorlardı. Çok sayıdaki ilköğretim
okulları, Müslümanları da içine alan geniş bir halk kitlesine ulaşmıştır. Bu,
Fransızcanın Osmanlı İmparatorluğu içerisinde en fazla kullanılan Avrupa dili
olmasını sağlamıştır. l840'da İstanbul'da ilk Fransız Okulu açılır. (11)
Zonguldak'ta bir maden ocağı girişi ve farklı milletlere mensup insanlar
İşte tüm bu tarihsel
bilgiler ışığında Zonguldak’ta yıllarca misyonerlik yapan André-Charles-Pierre MOREEL (1872-1939) Bize o dönem yazdığı raporlar ve
mektuplarla gayet ilginç bilgiler sunuyor. Zonguldakta misyonerlik konusu ile
ilgili çalışmamda bu renkli ve idealist din adamının öyküsünü www.assomption.org (12) adlı siteden değerli dostum Eczacı Sadun DURAN’ın Fransızcadan tercümesi
ile öğrenme imkânı buldum.
André-Charles-Pierre MOREEL Lyon
şehri doğumlu Fransız din adamıdır. Yukarıda ayrıntılı olarak bahsettiğimiz Assomptionniste
adı verilen Fransa da ortaya çıkan Katolik bir tarikata ömür boyu hizmet
etmiştir.17 Ekim 1872’de tarım işçisi olarak çalışan bir babanın oğlu olarak
Fransa’nın Bavinchove (Kuzey) bölgesinde doğdu. İlk olarak dini eğitimlerini
1884-1887 arasında dilbilgisi eğitimi aldığı Mauville Alumnat’ından (dini okul) sonra
Clairmarais Alumnat’ında 1889’a dek sürdürdü. Assomptionniste eğitiminin ilk
çıraklık dönemini Livry’de (Seine-Saint- Denis), 6 Ağustos 1889’da “Simplicien Birader”
sıfatını kazanarak geçirdi. Kudüs’te Rahip Joseph Germer-Durand’ın
yönlendirmesiyle çıraklığını tamamladı. Livry’de yeminini ettiği 6 Ağustos 1890
tarihinden bir yıl sonra, Kudüs’te daimi kadroya alındı. Kudüs’te felsefe ve
ilahiyat çalışmalarına 1891’den 1896’ya dek devam etti, bu tarihten sonra
ilahiyat eğitimini 1897’de Kadıköy’de (Türkiye) tamamladı. 8 Kasım 1896’da
İstanbul’da Piskopos Bonnetti tarafından rahipliğe yükseltildi.
Ertesi yıl André-Charles-Pierre MOREEL, Simplicien Kumkapı misyonuna hoca ve
mali sorumlu olarak atandı. 1897’den 1901’e dek kaldığı bu görev süresince,
İstanbul garının yakınındaki Sirkeci yardım şapelinden de sorumluydu. Daha sonra, Karadeniz kıyısındaki Zonguldak
misyonuna yönetici olarak gönderildi (1901-1908), 7 yıl gayet başarılı
çalışmalar yaptı. Ardından Eskişehir Kolejinde üç yıl (1908-1911) ve Konya’daki
okulda bir üç yıl daha (1911-1914) öğretmenlik yaptı. 1914’de, Doğu görevini
tamamlayarak Belçika’da Taintegnies Alumnat’ında görevlendirildi (1914-1919)
I.Dünya Savaşı döneminde bu bölgede zor bir hayat yaşadı. Bu dönem boyunca,
bölge papaz naibi olarak görev yaptı.
1919’da Bure’de geçirdiği birkaç ayın ardından, Peder
André-Charles-Pierre MOREEL Doğu’ya tekrar döndü. Ve önce tekrar Konya’ya
(1919-1920), arkasından Kadıköy’e atandı. 1920 yılından sonra onu gene
Zonguldak’ta görürüz. Zonguldak misyonunun çok çaba gerektirmesi ve Peder
André-Charles-Pierre MOREEL’in ölümüne dek bu misyonun devamını istemesi çok
ilginçtir. 18 Temmuz 1939’da, Peder André-Charles-Pierre MOREEL uzun süredir
ihmal ettiği bir hastalığıyla ilgili acil bir ameliyat geçirmek için İstanbul’a
gelir. Ancak kentin Fransız hastanesine yattığı gece, 19 Temmuz 1939’da 67
yaşında hayata veda eder. Uzunçayır mezarlığında toprağa verilir. Katolik
tarikat onu yaşadığı tüm yerlerde görevini büyük bir bilinçle yerine getirilen
kararlı ve bilinçli davranan örnek bir din adamı olarak tasvir eder.
Uzun yıllar bulunduğu Zonguldak’taki misyonerlik faaliyetleri hakkında 2 mektubu bize şu bilgileri veriyor. Mektupları uzun uzun yorumlamaktansa bunu siz değerli okuyuculara bırakmayı uygun görüyorum.
Uzun yıllar bulunduğu Zonguldak’taki misyonerlik faaliyetleri hakkında 2 mektubu bize şu bilgileri veriyor. Mektupları uzun uzun yorumlamaktansa bunu siz değerli okuyuculara bırakmayı uygun görüyorum.
1.Mektup:
Zonguldak, 1907 “ Zonguldak’tan yazarken,
size bir çocuğun sadık ve itaatkâr kalbiyle güzel bir yeni yıl dilemek için
acele etmek istemiyorum. Zonguldak topluluğu sizin için 25 Aralıkta özel ve
evladınıza yakışır bir anı olacaktır. Size misyonun aldığı borçtan söz ettiğim
son mektubumu alıp almadığınızı bilemiyorum. Emin olmak için tekrarlıyorum,
Peder Alfred MARIAGE Zonguldak’ta Pierre FRANGHETTİ adında bir işçiden önemli
bir miktar borç aldı. Bu kişi alacağını bir aydan fazla bir süredir istemekte.
Birkaç gün daha beklemesini, sabırlı olmasını rica ettim. Aynı şekilde misyonun
ihtiyaçları için Laurenzo CELLANTE adlı bir işçiden de başka bir miktar borç
alınmıştır. Bu kişinin de diğeri gibi parasına ihtiyacı vardır. İki miktarın
toplamı 6.600 franktır. Ben sabırlı olmalarını rica ettim, ama daha fazla
bekleyemeyecekler. Bu konuyu Kadıköy’den Peder Louis’ye de bilgi vermek için
yazdım. Peder Joachim (BONNEL) Şili için
yola çıkacak mı? Kendisiyle Ereğli ve Kandilli’ye birlikte gitmek isterdim,
misyon için. Şimdi bunu kiminle yapacağım?
Rahibeler iyi durumdalar. Başmühendis’te bize yardımcı olmaya hazır”
(Peder Simplicien MOREEL’in Peder E.
BAILLY’ye mektubu, Zonguldak, 12 Aralık 1907)
2.Mektup : “16 yıllık
bir aradan sonra, sanırım eskiden yaptığım çalışmalar beğenilmiş ki, Yönetim beni
yeniden Zonguldak misyonunda görevlendirdi.
Çalışmalarıma aynı şekilde devam ettim.
Ailelerle ilişkiye geçmem çok kolay
oldu. Özellikle uzak yörelerde yaşayan,
dağlarda kaybolup gitmiş, bu
yüzden daha çok yardıma muhtaç ailelerle ilişkiye geçtim. Okul yönetiminin bize
devredilmesinin olumlu etkisi oldu. Misyon bu durumdan şüphesiz maddi yarar
sağlamıştır, ancak önemli olan manevi kazançtır, çocuklar ve ana-babaları
üzerinde daha çok etkimiz olmaya başladı. Peder Delmas ile anlaştık ve ben
yatılıların beslenmeleri ve iyi yetişmeleri için, evcilerin ve diğerlerinin
bilgilendirilmeleri ve manevi eğitimleri için yapılması gerekenleri gerektiği
gibi yaptım. Burada hastanede kalıyorum.
Merkez, Bölge Kilisesi, ama çoğu
zaman Çaydamar’daki okuldayım”
(Peder Simplicien MOREEL’in Peder Gervais QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli mektuptan.) (13)
(Peder Simplicien MOREEL’in Peder Gervais QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli mektuptan.) (13)
Assomption
Kilisesinin faaliyetlerini gösteren kaynaklarda Zonguldak misyoner kurumlarının
etkili olduğu dönem olarak 1897-1952 yılları arası gösterilmektedir. (14)
Misyonerler en ücra yerlere kadar ulaşırlardı
1926 Senesi Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Salnamesinde 79 mevcutlu 2 Fransız Erkek mektebi ve 39
mevcutlu 1 kız Fransız mektebinden bahsedilmektedir. Fakat bir sonraki yıla ait
yani 1927 yılı Salnamesinde okul bilgileri verilirken bu okulların adı geçmemektedir.
Muhtemelen kapanmışlardır. (15)
Zira Misyoner
okullarında okuyan bazı
öğrencilerin
Hıristiyanlık dinine
yöneldiği bilgileri basında da yer alnıca bunun üzerine 1924 yılında 40’a yakın İtalyan ve Fransız Okulu kapatılmıştır. Yine Bursa Amerikan Kız
Koleji, Hıristiyanlık propagandası yapıldığı gerekçesi ile 1928 yılında bizzat
Atatürk tarafından kapatılmıştır (16)
Günümüzde
Fransız Katolik Kilisesi
– Notre-Dame de L’ Assomption Kilisesi,
Kadıköy Moda’da Cem Sokak’da yer alır. Kadıköy civarındaki en büyük kilisedir.
Bir iddiaya göre kilise, 1865 yılında Moda’da oturan Brentano isimli İtalyan asıllı bir
ailenin önemli katkılarıyla Episkopos tarafından inşa
ettirilmiştir. Kilise, Şişhane’deki Beyoğlu Belediye Binası’nı ve
Dolmabahçe’deki tiyatroyu yapan İtalyan Mimar Giovanni BARBERİNİ tarafından
inşa edilmiş ve 1865 yılı başlarında
tamamlanarak ibadete açılmıştır. Notre-Dame de L’Assomption kilisesi genel olarak
eklektik bir üsluba sahiptir. Günümüzde ayinler Türkçe
yapılmaktadır. (17)
Not: Kaynaklardaki Fransızca
bölümleri tercüme eden değerli dostum Eczacı Sadun DURAN ve Sevgili Öğrencim
Çise İrem DÖNMEZ’e teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
KAYNAKÇA
1-“Milli
mücadele Döneminde Zonguldak Kömür Havzasında Fransız-İtalyan Rekabeti ve
İtalya' nın Faaliyetleri” (Dr. Ali SARIKOYUNCU)
2-“19.
Yüzyılda Anadolu’da Katolik Misyonerlerin Eğitim Alanındaki Faaliyetleri”
(Tülün TAŞ) Yüksek Lisans Tezi 2006 Kayseri
3-“Osmanlı-Fransız
İlişkileri Çerçevesinde Osmanlı Topraklarında Açılan Fransız Kültür Kurumları
ve Bunların Meşruiyet Kazanması” (19. yüzyıl - 20. yüzyıl başları) (Yrd. Doç.
Dr. Şerife YORULMAZ)
6-
“Ereğli Şirketi” Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Yönetim
Kurulu (Derleyen: Ekrem Murat ZAMAN)
8- Tarih: 24/N /1317 (Hicrî) Dosya No:2299
Gömlek No:90 Fon Kodu: DH.MKT.
Tarih: 07/L
/1317 (Hicrî) Dosya No:2302 Gömlek No:58
Fon Kodu: DH.MKT.
Tarih: 10/M
/1318 (Hicrî) Dosya No:2343 Gömlek No:45 Fon Kodu: DH.MKT.
9- Clare SHERIDAN “A Turkish Kaleidoscope” (Sade Türk Kahvesi) Arion Yayınevi
İstanbul- 2004 Sayfa 102-105
10-“19.
Yüzyılda Anadolu’da Katolik Misyonerlerin Eğitim Alanındaki Faaliyetleri”
(Tülün TAŞ) Yüksek Lisans Tezi 2006 Kayseri
11-“Osmanlı-Fransız
İlişkileri Çerçevesinde Osmanlı Topraklarında Açılan Fransız Kültür Kurumları
ve Bunların Meşruiyet Kazanması” (19. yüzyıl - 20. yüzyıl başları) (Yrd. Doç.
Dr. Şerife YORULMAZ)
13- Peder Simplicien Moreel’in Peder E.
Bailly’ye mektubu, Zonguldak, 12 Aralık 1907, Peder Simplicien Moreel’in
Zonguldak üzerine raporları (1904, 1927),Peder Simplicien MOREEL’in Peder
Gervais QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli mektup
14-
HISTOIRE DE LA PROVINCE ASSOMPTIONNISTE DE FRANCE
Volume
2 Une Province aux cent visages (1952 - 2010) Sayfa 260
15-
1926 ve 1927 Senesi Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Salnamesi
16- “Misyonerlik,
Batı Emperyalizminin Silahıdır.” Prof. Dr. İbrahim ARSLANOĞLU
Yorumlar