EREĞLİ KÖMÜR İŞLETMELERİ RADYOSU
EREĞLİ KÖMÜR İŞLETMELERİ
RADYOSU
Nadir
AVŞAROĞLU
Maden
Mühendisi
Geçtiğimiz
yıllarda TMMOB bünyesinde kurulacak Birliğin Sesi “Radyo TMMOB”un kurulması ve
yayın hayatına başlaması amacı ile Odam adına görevlendirildim. Her ne kadar
istediğim ölçüde emek koyamadımsa da, dönem sonunda Radyo oluşturularak yayın hayatına
başladı. Çok kısa bir süre de olsa yayın hayatında kalarak,TMMOB’nin çeşitli
etkinliklerini, bilimsel çalışmalarını ve Genel Kurulu’nu buradan canlı olarak
dinlemek fırsatını bulmuştum.
İnsanın aidiyet
hissettiği, ait olduğu bir kurumun radyosunu izlemek ayrı bir heyecan veriyor.
Geçtiğimiz aylarda
gazetelerde şöyle bir haber okumuştum: “Ereğli Kömür İşletmeleri (EKİ)
Radyosu’nun değerli kadın spikerlerinden Sayın Necla Aygün’ü 17 Nisan 2008 günü
kaybettik.” EKİ; Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) kurulmadan önce, Zonguldak
Havzası’ndaki kömür işletmelerinin ortak adıdır.
Zonguldak’ta
hiç yaşamadım. Ama Zonguldaklı birçok arkadaşımdan EKİ Radyosu’nu dinledim. EKİ
kurumundan haberler, tüm bir kente hitap eden istek programları, o dönemin
önemli bir müzik arşivi, işçi ve çalışanlara yönelik uyarılar, kan anonsları,
duyurular, kısaca tüm bir kenti kucaklayan ve orada yaşayan insanlarla
buluşabilen bir radyo. EKİ Radyosu…
EKİ Radyosu ülkemizdeki
ilk özel radyodur. Kamunun TRT aracılığı ile yaptığı yayınlarla birlikte 1967
yılında kurulan ilk özel radyo. O yıllarda radyo tekeli TRT’nin elindedir ve
TRT dışında tüm Türkiye’de sadece Polis Radyosu ve Meteoroloji Radyosuna
müsaade edilmiştir.
Polis ve meteoroloji
radyoları Türkiye’nin tamamına hizmet etmek amacı ile kurulmuşlardı. Bir de
yerel anlamda hizmet yapan bir radyo vardı, Zonguldak’ta. 1953’de çıkan Telsiz
Kanuna göre alınan müsaadelerle hizmet veren EKİ Radyosu, o dönemlerde
Türkiye’de yöresel yayın yapan tek radyo olarak anılarımızdaki yerini aldı.
Aslında
adı EKİ Eğitim Radyosu olan ve o günün şartlarına göre amacı maden
işçilerimizin bilgilendirilmesine çalışmak ve kan anonsları gibi acil
ihtiyaçlara cevap vermek olan radyo, önemli bir hizmet görüyordu. Çünkü o
dönemlerde iletişim araçları bu kadar gelişmemişti. O dönemlerde A grubu, B
grubu olarak tanımlanan işçi grupları bulunmaktaydı. EKİ Radyosu, bu işçilere,
trenlere binerken, inerken, ocağa girerken, çıkarken, emniyet uyarılarında bulunuyordu.
Bir dönem
koskoca bir kenti elinde tutan EKİ radyosu 1983 yılında askeri cunta tarafından
kapatıldı. 1968 yılında Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) bünyesindeki iki katlı
bir binada işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda programlar yapmak amacıyla
yayına başlayan EKİ Radyosu, bundan 40 yıl önce o dönemde EKİ olarak bilinen bugünkü
TTK’de 55-60 bin maden işçine ve onların ailelerine hizmet veriyordu. Dünyanın
en ağır işçiliği el yordamıyla, kazma, kürek, balta, sırt küfesi ve katırla
yapılıyor, her yıl ocaklarda 100’e yakın kişi iş kazaları sonucu yaşamını
yitirirken çok sayıda kişi de sakat kalıyordu. İşte kurum bu nedenle, işçi
sağlığı ve iş güvenliği bilincini arttırmak için özel bir radyo kurmuştu.
Zonguldaklı
arkadaşlarımla sohbet ederken konu EKİ Radyosuna geldiğinde şöyle bir olay
anlatmışlardı. EKİ Radyosunda yayın süresince arada özel isteklere de yer
verilirmiş. Bir gün bir gencin kız arkadaşının da ismini vererek, sevgilisi
için istediği şarkı anons edilmiş ve yayınlanmış. Daha radyo programı
bitirmeden kızın babası silahla radyoyu basarak yayını durdurmuş. Rivayet odur
ki, bu olay Zonguldak’ta yıllarca konuşulmuş. Bu olaydan sonra da EKİ Genel
Müdürü, istek programını iptal etmiş, Radyonun güvenliği için giriş kapısına da
bekçi koymuş. EKİ Radyosu ikinci kez silahı 1983 yılında askeri cunta ile
görmüş. O gün bu gündür de kapalı.
“Madenci arkadaş! Trenlere
inip binerken kazma ve baltana sahip ol! Arkadaşını sakatlayabilirsin!
Trenlerin kapı ve pencerelerinden dışarı sarkma! Trenler durmadan inme ve binme
yapılmaz, sakatlanabilirsin!”
“Madenci arkadaş, açacağın
en ufak boşluğa kama sür.”
“Kazmacı arkadaş, sürdüğün
üç dört kamadan sonra, mutlaka rafa kaldır.”
“Kazmacı arkadaş, kömür
kazmaya başlamadan önce, tertip edildiğin yerdeki mevcut tahkimatı iyice
kontrol et. Noksan direk ve kama varsa önce onları tamamla. İlave tahkimat
yapmak gerekiyorsa onu yap. Kırılmış direk varsa değiştir. Bu yönde alacağın
her tedbirin
önce kendi hayatını, sonra
da arkadaşlarının hayatını kurtaracağını unutma.”
“Madenci arkadaş, kazmaya
başlamadan önce kullanacağın sarma, direk ve kamaları iş yerine getir.”
“Madenci Arkadaş bacada
çalışıyorsan mutlaka yanına emniyet lambası al. Lambanı daima yanar vaziyette
tut. Lamban kendiliğinden sönerse bacayı terk et.”
EKİ
Radyosu ile ilgili olarak; M. Arif Tokmak’ın 22 Şubat 2007 tarihinde EKİ
Radyosu kapanana kadar görev yapmış,14 yıl spiker ve teknisyen olarak çalışmış
Adnan Ömür ile yaptığı röportaj aşağıdaki gibidir:
Kuş uçuşu
50 kilometre alana yayınları ulaşan bir altyapısı olan EKİ Radyosu. Ereğli,
Armutçuk, Bartın, Amasra, Çaycuma’nın belirli bölümleri, Filyos sahil alanları
bu radyoyu verici ve alıcılarıyla dinliyordu. Aktarmalı olarak telsiz cihazları
yayının uzaklara ulaşmasında yardımcı oluyordu. Yakasına taktığı Türkiye
Radyoları armalı rozetini yanından ayırmıyor Adnan Ömür. Bir
Zonguldak-Galatasaray maçı sırasında Zonguldak’ı ziyarete gelen İstanbul
Radyosu Spor Yayınları Naklen Sorumlusu Yüksel Doğru, Tansu Polatkan, Eğitim Yayınları
Prodüktörü Alaattin Bahçekapılı yaptıkları yayını beğenmiş, Bahçekapılı, kendi
yakasından çıkardığı bu rozeti Adnan beyin yakasına takmış. “İnsanlarla iç içe
olan bir EKİ Radyosu vardı” deyip anlatmaya başlıyor eski Zonguldak Radyosu
spikerlerinden Adnan
Bey. Biz de zevkle,
Zonguldak EKİ Radyosu hakkında Adnan Ömür’ü dinliyoruz: “24 Kasım 1984. O gün
öğretmenlerle ilgili program yapmıştım. Programı yayınladıktan sonra
kapatıldık. O dönemde kan anonsları yaptığımızda kan vermeye koşardı insanlar.
Stoklar
dolardı” diye Zonguldak
EKİ Radyosunun işlevlerinden birini hatırlatıyor Adnan Bey.
“Radyo
evinde biz aile gibiydik. Gecenin 12’sine kadar bayan arkadaşımla beraber
çalışırdık Bu kadar birbirine güvendiğin, bu kadar saygılı bir ortam vardı”
diyor Ömür, o günleri anlatırken. Bugün 55 yaşında olan Adnan Ömür,
“Zonguldak’ta ilk özel radyoyu kuran da benim. Bugünkü radyoculuğu kötülemek
istemiyorum. Belki bizim çağımız geçtiği için öyle düşünüyorum ama şu an
metalik bir radyo var Zonguldak’ta. Genelinde üslup farklılığı, diyalog
farklılığı fark ediliyor. Ben TRT 4’den başka radyoya sürekli dayanamıyorum.
Bugünkü
radyoların bir tanesini söyleyin eğitim yayını yapan” diyor ve ekliyor;
“1973’ün
17 Ağustos ya da temmuzunda, ben radyo evine yayın teknisyeni ve spiker olarak,
spiker kadrosu kaydıyla, radyo evinde teknisyen olmadığı için Ramazan
Demirci’nin ayrılması ile birlikte, 8 kişinin içerisinden imtihanla girdim.
Yayın teknisyenliği ile spikerlik
yaptım. 24 Kasım 1984’de
de Radyoevi, İçişleri Bakanlığının Hizmet İçi Telsiz Yasasına göre radyoları,
Türkiye genelinde kapattıkları güne kadar sürdürdüm çalışmayı. Bu yasayla
birlikte Zonguldak EKİ Eğitim Yayın Merkezi ile Türkiye Polis Radyosu,
Meteoroloji Radyosu yayınlarını durdurmuşlardır. Ancak EKİ Radyosu dışında
diğerleri kendilerini çok iyi savunarak, tekrar yayın hayatına girdiler. Halen daha
da FM üzerinden yayınlarını sürdürmektedirler. O günkü şartlarda iyi bir
savunma yapılsaydı Zonguldak Radyosu, belki de
Türkiye’nin sayılı
radyolarından biri olabilirdi. Çünkü yayınımızı eğitim amaçlı yapıyorduk.
İnsanlarla ilgili, Zonguldak’la ilgili hatta zaman zaman da Türkiye geneliyle
ilgili haberler yapıyorduk. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti 1980 dönemini
yaşamıştır. 1980 döneminde Gölcük Sıkıyönetim Komutanlığı’nın ve Valiliğin
bizatiği duyurularını okuduk. Ama öyle ama böyle tartışılır bir ihtilal
yaşanmıştır. İhtilalin Sayın Komutanlarının duyurularının Zonguldak
Radyosu’ndan okunması için o dönemde o radyo açık tutuldu.Hiç unutmuyorum, biz
o gece evden saat üçte askerle alındık.Radyo evine geldik. Radyo evinde
kablolarımız kesilmiş,cihazlar tahrip olmuş ve o dönemin komutanı, “bize bu radyoyu
çalıştırtacaksınız, bu
radyoyu yayına
geçireceksiniz,bizde duyurularımızı buradan yayınlayacağız” diye emir veriyor.O
sabahı hiç unutmuyorum, saat dokuzda, 13 Eylül 1980’de tekrar yayın hayatına
girdik.”
“Çok
güzel bir eğitim radyosunu Zonguldak koruyamamıştır.” diyor Adnan Ömür ve Radyo ile ilgili şu bilgileri veriyor; “Zonguldak
Radyosu’nun tam olarak kuruluş tarihini bilemiyorum. Ancak yayın hayatına
1968’de geçtiği kulaklarımda çınlıyor. Çünkü o günkü Radyo Evi
Müdürümüz, Allah rahmet eylesin, Fevzi Erginsoy, o günkü yayın şefimiz
İstanbul Radyosu Rumeli Kardeşler diye TRT’de program yapan Şermin
Gökmen hanımefendi, öldüyse Allah rahmet eylesin, ölmediyse Allah
selamet versin, bana ve bizim gibi arkadaşlara söylediğine göre 1968’de
kısa dalga üzerinden yayın yapıyorlardı. Yanılmıyorsam 1972’de orta
dalga üzerinden yayın hayatına geçmişler. Orta dalga 220 megasaykıl
Yayın saatlerimiz,
sabah saat 06-09; öğlen
12-14; akşam 17-19.30; cumartesi tatil değildi o dönemlerde, cumartesi günü
saat 10-14 arası, akşam 17-19 arası…Yılbaşı, bayram özel full olarak, yayın
akışımızı devam ettiriyorduk.Özel günlerde, bayram günlerinde özel programlar
yapıyorduk.
İşçilerle sohbetler
ediyorduk. Hatta o tarihlerde şu an ıssız, boş belki de cinlerin perilerin oyun
oynadığı, işçi pavyonlarında biz 5 bin işçiyle, 7 bin işçiyle, 15 bin işçiyle
eğitim programları yapıyorduk. O insanlara işçi arkadaş anonslarıyla birlikte
fiili ve duyurulu olarak
hizmet veriyorduk. Çırak
kursu öğrencilerine dönük tiyatrolar yapıyorduk. Sosyal faaliyetlerde
bulunuyorduk. Bunları radyolardan, Radyo Evi’nden, yani EKİ Eğitim Yayın
Merkezi’nden belirli standart programlar içerisinde de yayın söyleşimize devam
ediyorduk. Çok iyi hatırladığım Zonguldak’ta o tarihte bulunan, benim bildiğim kadarıyla
27 tane ilkokulda, ortaokulda, liselerde 10 Kasımlarla ilgili, Zonguldak’ın
kuruluş yıldönümleriyle ilgili programlar yapıp bu programları radyomuzdan
halkımıza duyuruyorduk.
Pazar
günleri postacılar çantalar dolusu mektup getiriyorlardı. İstekler Almanya’dan
dahi geliyordu. Biz o istekleri de Pazar günleri “İstekler Saati”nde Türk Halk
Müziği olarak, Türk Sanat Müziği olarak, Türk Hafif Batı Müziği olarak
halkımıza dinlettiriyorduk.Canlı telefonlar yayına alıyorduk. Bunlar çok güzel
şeylerdi. Çok güzel hatıralardı. Bu uğurda mücadele eden, bu uğurda ölenlere de
Allahtan rahmet diliyorum. Hayatta kalanlara da sağlık esenlikler diliyorum.
Arkadaşlarımı yad ediyorum. Nedret Yeletaşı belki evlenmiştir, belki torunları
olmuştur, şu an Ankara’da ikamet ediyor. Necla Aygün spiker arkadaşlarımdandı.
Hatırladığım kadarıyla
Terakki Mahallesi Muhtarı Bülent Ulubay’la da kısa bir dönemde olsa beraber
çalıştık. Erdoğan, Serdar, bu arkadaşlar zaman zaman bizimle çalışmışlardır.
Ben Zonguldak Radyosu’na
bir fiil hizmet eden bir arkadaşınızım. İnşallah böyle bir radyonun açılması
haberiyle Zonguldak yeniden çalkalanır. Belirli yaştaki insanların zaman zaman
bize söyledikleri ifadeler var. ‘Keşke o radyo açılsa kurban keserim.’ diye,
çoklarından
duymuşumdur. Şu an
hastanelerde görev yapan Ömer Karakaş, Şenol Yavuz; bu doktorlarla beraber, biz
İşçi Sağlığı ve İşçi adı altında programlar yapıp,belirli saatlerde yayına koyardık.
Her bakımdan Zonguldak halkını sağlık, eğitim,
trafik, duyuru,valilik ilanları, özelliklede insanların çok merak ettiği hava
raporlarını biz Zonguldak Radyo Evi’nden halkımıza duyuruyorduk. Çok hayat
kurtardık; kan aramalar, kan anonsları, işçi kazalarındaki yayın akışlarımız,
bu arada onları da rahmetle anıyorum, grizu olayında, ölümlerde Zonguldak Radyosu’ndan
ölen işçi arkadaşlarımızın adlarını duyuruyorduk. Başarılı olanlara müessese
müdürlüğü adına pirim veriliyordu.Ocaklarda çalışan ve metre bazında ilerlemiş
insanlara da pirim veriliyordu. Bu başarıları da iş motivasyonu yönünden
yayınlıyorduk.
Bunlarda
üretimde, bu insanlar üzerinde etki yapıyordu, eğitime de dönük katkı
sağlıyordu. Elektrikçi arkadaştan tutun, ocaktaki ajostör arkadaşa, ocak
şeflerine, kazmacılara, motorculara, makasçılara, barutçulara, lağımcılara her
konuda bugün unutulan ama hala daha
adı dillerden düşmeyen EKİ
Eğitim Yayın Merkezi bilgi aktarma ve alma alışverişini yapıyordu o
tarihlerde.”
- O
zamanlarda insanların size ilgisi nasıldı?
-
Müthişti. O tarihlerde televizyon yok. Zonguldak’ta TRT yayınları iyi çekmediği
için bunlar pek dinlenmiyor, tabi o günkü şartlar altında. O tarihlerde ‘bak
bak, şu adam çalışıyor radyoda’ sözleri duyardık. Kurumlara gittiğimizde bizi
herkes tanıyordu. Yani bugün nasıl TRT’de spikerler tanınıyorsa… O tarihlerde
Türkiye’de üç dört benzeri bulunan radyodan bir tanesi de bizim EKİ Radyomuzdu.
Şâhısımız, yüzümüz, yüzümüzün rengi kişiler tarafından tanınıyordu. Nereye
gidersek gidelim ilgi alaka görüyorduk. Bu yüzden Sayın Ömer Karakaşoğlu’nu yâd
ediyorum.1979’da benim oğlumla ilgili bir anım vardır. Radyo evinde çalıştığım için
o gece bütün hemşire ve ebe arkadaşlarımın isteklerini yerine getirmiştik.
Sağlık saati yapmıştık tekrar. Ömer beyin kucağında, benim oğlum Ahmet doğdu.
- Arşivi
nasıldı Zonguldak Radyosunun?
-
Zonguldak Radyosunun arşivi benim hatırladığım kadarıyla şu an harap olmuş
vaziyetteler. O tarihteki arşiv yaklaşık toplam olarak söylüyorum 5 bin adet…
Bunun 2 bin 500 âdeti long play olmak üzere,2 bin 500 âdeti de Türk Halk ve
Sanat müziği olarak hatırlıyorum. James Last, Paul Monro gibi dünyanın en büyük
orkestralarının orijinal long playleri. Yaklaşık 2 binin üzerinde de 4 kanallı
bin iki yüz makara bantlar. O tarihlerde çok büyük Akai teypler. 4-5 tane dual
plak, o tarihlerde şuurlu mikrofonlar. İnsanların yüzeysel olarak gördüğü
cihazlar içerisinde çalışıyorduk. Çok zengin bir elektronik kablomuz vardı.
Spiker ve teknisyen arkadaşlarımız vardı. Bu arada Dinçer Uskuplu’yu, Ramazan
Demirci’yi rahmetle anıyorum. Spiker arkadaşlarımdı. Her açıdan çok iyi bir
arşivimiz vardı. Klasik olarak. Betoven’inden tutun 101 Kemanlara varıncaya
kadar. Türk Halk Müziği Aliye Kılıç, Fatma Türkan, Ahmet Sezgin, Nuri
Sesigüzel,Bedia Akartürk, Müzeyyen Senar’lar, Behiye Aksoy’lar, Bülent Ersoy’un
o dönemleri. Ziya Taşkent’ler… Muazzez Abacı’lar… Daha birçok sanatçımızın
orijinal long playleri. Bantları… İstanbul Radyo Evi’nden gelen sanatçılar.
Zonguldak’a gelen birçok ünlü sanatçı bu radyo evinde program yapmıştır.
Kullandığım mikrofonu, kulaklığımı, teybimi, pikabımı, kırmızı ışığımı hatıra
olarak saklıyorum. Evimde de şu an yaklaşık 150, 200 tane long play, 70, 80
tane bandı saklıyorum.
-
Madencilerle yapılan sohbetler, röportajlar var mı?
-
Araştırırsam bulurum diye düşünüyorum. Çünkü geçen teybimde dinlerken Fevzi
beyin Zonguldak tarihi ile ilgili bir bandına rastladım.Araştırmam lazım, bakarsam
arkadaşlarımızın bizim anonslarımızı ‘işçi arkadaş’ diye başlayan öğüt
anonslarını bulabilirim. Ramazan günlerinde top anonsunu duymadan, Zonguldak’taki
topçu ateşlemiyordu. Yani biz anons ediyorduk, radyonun anonsuna göre de
Zonguldak’ta oruç açılıyordu. Bu kadar Zonguldak kentiyle iç içe olmuş,
kaynaşmış tüm Türkiye’de bir radyo evi kurulmamıştır. Zonguldak Radyosunun
kapanması üzülecek bir şeydir. O radyo evinin 14 yıllık yayın teknisyeniyim
ben, nelerle karşılaştık. Elinde kan anonslarıyla doğum hastanelerinden gelenler.
Ağabey anons yap diyenler. Çok acıları paylaştık biz o maden ocaklarında ölen
insanların yakınlarıyla… Ölüm günlerinde, Türkülerle… Ya, duygulanıyorum…
Gözlerim doldu… Kapatalım teybi lütfen!
Yine bir
habere göre Türkiye’nin bekli de ilk özel radyosu olan EKİ radyosu sanal alemde
tekrar yayında olduğu bildiriliyor. Haber Zonguldak Sitesinin müzeler bölümü
tıklandığında karşınıza çıkan EKİ Radyosu 5 Aralık 2006’dan bu yana şimdilik
test yayını yapıyor.
Sadece
nostalji anlamında sadece eski bant kayıtlarının yayınlandığı bu sanal ortamı
hiçbir Zonguldaklı bilgisayarından dinlemeyi arzu etmiyor. “Kazmacı arkadaş”
anonslarının cızırtılı müzikler eşliğinde söylendiği günler artık gerilerde.Türkiye’nin
ilk özel radyosu; EKİ Radyosu. 12 Eylül yönetimince kapatılan bu radyo ile
Türkiye Taşkömür Endüstrisi’nde çalışan on binlerce işçinin, bunların aile ve
köylerinde yaşayan babadan oğla tüm madenci insanların eğitimi
hedeflenmişti.EKİ Radyosu, Zonguldak kültürünün önemli bir ürünüydü.
EKİ Radyosu, bir kent
kültürünün ürünüydü EKİ Radyosu, madencilik kültürünün bir ürünüydü.
Birçok Zonguldaklının
kulaklarında
“İşçi Arkadaş” ile
başlayan anonslar vardır.
12 Eylül bu ülkede birçok
güzel şeyi yok etti
O güzel Radyo da
O güzel atlara bindi,
Ve
gitti.
Mete Arif TOKMAK: 1967 Zonguldak doğumlu. ZKÜ Tıbbı Dokümantasyon Yüksekokulu
mezunu ve Karaelmas Üniversitesi GSF Resim bölümü öğrencisi. Yerel gazetelerde
ve kültür sanat yazıları yazmakta, karikatür, çizgi roman, öykü gibi
çalışmalarını yayınlamaktadır. Çalışmaları çeşitli sergilerde yer almakta, kısa
film çalışmaları devam etmektedir.
Mühendislik Mimarlık Öyküleri-V
SAYFA 195-206
Yorumlar