Kayıtlar

Türküsüz Kent’in Aynasından Geçenler

Resim
                 Türküsüz Kent’in Aynasından Geçenler                                                      Hamit KALYONCU   “ Sen öldün, ölüm güzel demektir’ demiş / Şair-i âzam. / Güzel değildi ölümler.” 28 Mayıs 2006 günü sonsuzluğa göçen, 29 Mayıs günü de Ankara’da toprağa verilen İ.Behçet Kalaycı, Türküsüz Kent’teki bu dizesiyle açıklar ölüm konusundaki düşüncesini: “Güzel değildi ölümler.” Şair-i Âzam Abdülhak Hamit, çok sevdiği eşi Fâtıma Hanım’ın ölümü nedeniyle “Sen öldün, ölüm güzel demektir” diyerek kendini teselli etmeye çalışır ama,   “Çık Fâtıma lâhttan kıyâm et” diye de ölüme karşı isyanını dile getirir ‘Makber’ adlı ünlü şiirinde. Cahit Sıtkı ise “Kapımı çalıp durma ölüm / Ben ölecek adam değilim” diye  azraile meydan okur bir tavra girse de “Otuzbeş Yaş” adlı şiirinde “Neylersin ölüm herkesin başında / Kimbilir ne zaman nerede kaç yaşında…” diyerek ölüm gerçeğini kabullenir  sonunda. En iyisi biz Behçet Hoca ve sevgili ölülerimiz için  “o diyârın”,

Rüştü ile Mediha... Kavuşamayınca öldüler...

Resim
           Rüştü ile Mediha... Kavuşamayınca öldüler...     Araştırmacı Yazar Erol Çatma hazin bir aşkın hikayesini yazdı... Rüştü ile Mediha   Aşkın birçok tarifi yapılır,   “ölesiye sevmek” ,   “uğrunda ölmek” ,   “onsuz yaşayamamak”   gibi. Anadolu’da,   “Tahir ile Zühre” ,   “Kerem ile Aslı” ,   “Ferhat ile Şirin” ,   “Leyla ile Mecnun” ,   “Yusuf ile Züleyha” ,   “Memo-Zin” , ilk akla gelen aşk destanlarıdır. Gerçektir, değildir bilinmez, ama aşk, bizim aşkımız olur, kahramanları da yine bizler oluruz. Yani aşk her şeyi ile bizimdir, bizi anlatır. Aşkı anlatan en güzel şiirlerden   “Tahir ile Zühre” yi severek okurum.  Aşkın tarifi konusunda iki söylemi çok tutarım. Birincisi;   “Hiçbir karşılık beklemeden sürekli vermek” tir. İkincisini ise, kızımın kitabına yapıştırdığı etikette okudum. “Aşk, asla pişman olmamaktır”   diye yazıyordu, etiketin üzerinde.   “İşte benim inandığım aşkın tarifi bu”   diyerek, çok sahiplenirim, aşk için asla pişman olmamayı. A

ZONGULDAK GAZETESİ MUHABİRİ MEHMET EMİN BEYİN 1931 YILINDA KDZ.EREĞLİ İZLENİMLERİ

Resim
ZONGULDAK GAZETESİ MUHABİRİ MEHMET EMİN BEYİN 1931 YILINDA KDZ.EREĞLİ İZLENİMLERİ

ÇARKÇI MİRALAY VELİ BEY

Resim
ÇARKÇI MİRALAY VELİ BEY (D…..?-Ö.1913)   Nihat YASA * Özet Miralay Veli   bugün Kurucaşile ilçesinin   o dönemlerde adı Turabi olan Çayaltı köyünde doğmuştur.Oğlu İhsan Atukeren’in ifadesiyle ilk tahsilini Ayvansaray’da yapmıştır.Bahriye mektebinin ilkçarkçı öğrencilerinden olan Veli 1868 yılında bu okula girmiş ve 1874 yılında çarkçı sınıfı bahriye subayı olarak donanmaya katılmıştır.     Günümüz Tekkeönü’nün Vakıf’tan görünüşü Kaynak:Nihat Yasa arşivi 1965-1970 arası Hisar Kalesinden Tekkeönü’nün görünüşü Giriş 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından alınan Amasra,Kurucaşile ve bölgesinin bağlı bulunduğu Viranşehir(Safranbolu) Sancağı’na tabi bir kaza merkezidir.1864 yılında yeniden yapılandırılan iller idaresi ile nahiye merkezi haline getirilmiş ve Bartın kazasına bağlanmıştır.Kurucaşile bölgesi’de Divan’lar biçiminde Kurucaşile’nin nahiye haline dönüştürüldüğü 1910 yılına kadar Amasra’ya bağlıdır.Konumuz olan Miralay Veli Tekkeönü