2014 ZONGULDAK SEMPOZYUMU BİLDİRİ : "ZONGULDAK’TA FRANSIZ MİSYONERLERLİK FAALİYETLERİ VE ANDRÉ CHARLES PİERRE MOREEL’İN YAŞAM HİKÂYESİ"
ZONGULDAK’TA
FRANSIZ MİSYONERLERLİK FAALİYETLERİ
VE
ANDRÉ
CHARLES PİERRE MOREEL’İN
YAŞAM
HİKÂYESİ
Özet
Bu çalışmamızda Fransa’nın
Osmanlı ülkesinde ve özellikle Zonguldak-Ereğli kömür havzasındaki Katolik
Misyonerlik çalışmalarını irdelemeye çalışacağız. Assomptionistler Emmanuel
D'ALZON tarafından 1845’de güney Fransa’da Nimes kentinde
kurulmuş olan Katolik bir tarikattır. Assomption’un sözcük anlamı “Meryem ananın göğe Yükselişi”dir,
Asompsiyon yortusu 15 Ağustos’ta yapılır.
Zonguldak’ta
bu tarikata ait 2 okul ve 2 manastır olmak üzere 4 kurum bulunmaktadır.
Türkiye’deki son misyonerlik kurumları 1896 yılında Karadeniz kıyısında
Zonguldak‘ta kurulmuştur. Zonguldak İstanbul’a takriben 200 km uzaklıktadır.
Burada İzmit’teki Assompsiyonistlerin zaman zaman ziyaret ettiği yaklaşık 50
civarında Katolik bulunmaktaydı. Ancak o sıralar bir Fransız şirketi yeni
keşfedilen bir kömür yatağını işletmek için gelmişti. Fransız sermayeli Ereğli
Şirketi Osmaniyesi (Societe Ottomane D'Heraclee) liman yapımı için geldiği Zonguldak’ta
kömür işletmeciliğini de ele geçirdi. Yayla’dan Fenere kadar olan mahalle
1896’dan sonra Fransızlar tarafında kuruldu. 1900’lü yıllarda Fransızların yanı
sıra, bir kısmı Kozlu ve Kandillide olmak üzere, Zonguldak’ta madencilikle
uğraşan çok sayıda İtalyan yaşamaktadır.
Assomption tarikatı rahipleri basını ve özellikle de gazeteciliği
misyonerlik faaliyetlerinin kuvvetli bir vasıtası olarak kullanmışlardır. İşte
tüm bu tarihsel bilgiler ışığında Zonguldak’ta yıllarca misyonerlik yapan André-Charles-Pierre MOREEL (1872-1939) Bize o dönem yazdığı raporlar ve
mektuplarla gayet ilginç bilgiler sunuyor.
Anahtar
Kelimeler: Misyonerlik, Zonguldak-Ereğli Kömür Havzası, Assomptionistler,
Ereğli Şirketi Osmaniyesi, André-Charles-Pierre MOREEL
Zonguldak’ta
Fransız Misyonerlerlik Faaliyetleri
ve
André
Charles Pierre Moreel’in
Yaşam
Hikâyesi
19.yüzyıl sonlarından
itibaren Avrupa devletleri bir sömürgecilik yarışına girişmişlerdi. Osmanlı
imparatorluğu ise; geniş topraklara sahip oluşu, dünya ticaret yolları
üzerindeki stratejik konumu, sanayinin can damarı haline gelecek olan petrol ve
diğer yer altı zenginliği olan maden bölgelerinin elinde bulunuşu ve Avrupa'ya
yakınlığı dolayısıyla emperyalist güçler için son derece uygundu. Bu sebeple
Osmanlı toprakları; Fransa, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Almanya gibi
devletlerin yarıştığı bir yer durumuna geldi. [1]
Bunun dışında bu
dönemde dikkat çeken önemli bir konuda misyonerlik faaliyetleridir. Bu
yazımızda Fransa’nın Osmanlı ülkesinde ve özellikle Zonguldak-Ereğli kömür
havzasındaki Katolik Misyonerlik çalışmalarını irdelemeye çalışacağız.
Bugün sıkça duyduğumuz
ve özellikle Hıristiyanlıkla birlikte bir mana bütünlüğü taşıyan misyoner,
misyonerlik gibi kavramlar böyle bir rekabetin farklı bir kulvarı olmuştur. Hıristiyanlıkla
özdeşleşmiş bu kavramların menşei Latince missio kelimesinden gelmektedir. Missionanary,
missionaire, missionor şeklinde
İngilizce, Fransızca ve Almanca gibi
dillerde kullanılmış ve Türkçemize de bu dillerden geçmiştir
Misyonun sözlük
anlamı; yetki, vekâlet,
bir kimseye bir işi yapması için özel olarak verilen görevdir. Misyonerin sözlük anlamı ise, görevli kimse, yetkili,
görevli rahip veya papazdır. Sözlük anlamının dışında genel olarak
misyon denilince akla, başka dinden
olanları kendi dinlerine kazandırmak amacı ile kurulan ve faaliyet gösteren
kuruluşlar gelmektedir. Fakat misyon
genellikle özel anlamıyla bilinmektedir ve bu manada misyon; Hıristiyanların Hıristiyan olmayan bölgelerde
Hıristiyanlığı yayma amacıyla oluşturdukları tüm kuruluşları kastetmektedir. Bu
misyonlarda görev yapan kişilere ise misyoner denilmektedir.
Osmanlı
İmparatorluğu’nda Katolik ve Protestan olmak üzere iki grup misyoner faaliyeti
yürütülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda misyoner faaliyetleri başlatan grup
Katolikler olmuştur. Katolik Hıristiyanlığı dünyaya yaymak için çalışan Katolik
misyonerler bu amaçlarını çok dinli ve çok dilli farklı etnik unsurların bir
arada yaşadığı Osmanlı topraklarında açtıkları okullar vasıtasıyla gerçekleştirmeye
çalışmışlardır.
Katolik misyonerler böylece hem kendi mezhep
ve dinlerine insan kazandırmışlar, hem
de ait oldukları ülkelerin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki emellerine hizmet
edecek yandaş gruplar oluşturmuşlardır.
Osmanlı
İmparatorluğu’nda denetim altında alınamayan Katolik misyonerlik faaliyetleri,
ancak Cumhuriyet döneminde denetim altına alınmıştır.
Katolik Cizvitlere
göre; “İlk misyoner okuldur” Çünkü
eğitim ve öğretim yoluyla öğrencileri Hıristiyanlaştırmak ve Katolikleştirmek esas
amaçtır. Henry H.JESSUP adında bir misyoner bu konu hakkında şunları
söylemektedir: “Misyonerliğin başarısı için temel şart okullardır. Haddizatında bu da gaye olmayıp vasıtadır. Şu
da bir hakikattir ki, misyonerlerin yahut İncil’in başka yollarla sokulmaya
imkân bulamadığı birçok yerlere İncil okul vasıtası ile sokulabilmiştir”
Katolik misyonerler
Kapitülasyonların kendilerine sağlamış olduğu bir takım imtiyazlardan da
istifade ile ve mensubu bulundukları,
kendilerini Osmanlı topraklarında himaye etme hakkını bulan Fransa, İtalya, Avusturya gibi devletlerin de desteği
ile pek çok eğitim–öğretim kurumu açmışlardır. İlk, orta, lise ve yüksek olmak
üzere her dereceden kız ve erkek, yatılı ve yatısız, ücretli ve ücretsiz ruhban
veya laik olmak üzere eğitim–öğretim kurumlarını kendi dinî, siyasî ve kültürel politikaları doğrultusunda
kurmuş ve teşkilatlandırmışlardır. Bu kurumların çok büyük bir kısmını Fransız
Katolik misyonerleri tarafından açılmış olan eğitim–öğretim kurumları
oluşturmaktadır. Katolik misyoner okullarının Fransa’dan sonra sayıca ve çokluk
derecesine göre bağlı oldukları devletler İtalya ve Avusturya’dır. [2]
Fransız misyonerleri
kız okulları yada hastaneler ve dispanserler kurarak halkı önemli ölçüde
etkiliyorlardı. Buna rağmen bu misyonerlerin büyük bir çoğunluğu Fransız
rahipler topluluğuna üye olsalar bile içlerinde Alman ve İtalyanlar da vardı.
Assomptionnistler Emmanuel
D'ALZON tarafından 1845’de güney Fransa’da Nimes kentinde
kurulmuş olan Katolik bir tarikattır. Assomption’un sözcük anlamı “Meryem ananın göğe yükselişi”dir.
Asompsiyon yortusu 15 Ağustos’ta yapılır.
Batı emperyalizmi tarafından
Assomptionnist tarikatına önemli görevler verildi. Osmanlı devletinde başta
Levantenler olmak üzere Fransız tebaasından zengin aileler bu tarikatı maddi
olarak desteklediler. Fransız hükümeti de onlara tüm desteğini verdi.
Assomptionnist
tarikatının Osmanlı topraklarında en önemli hedefi Protestan ve Ortodoks
Hıristiyanların Katolikleştirilmesiydi. Emmanuel
D'ALZON 1862 yılında İstanbul’u ziyaret etti. Böylece bir
anlamda tarikatın Osmanlı Devleti içinde doğu misyonu faaliyetleri başlamış
oldu. İlk faaliyet merkezleri 1868 yılında açılan Edirne ve Kumkapı misyonları
oldu.[3]
Zonguldak’ta bu
tarikata ait 2 okul ve 2 manastır olmak üzere 4 kurum bulunmaktadır. Bunların
adları kaynaklarda şu şekilde geçmektedir: 1-Peres Assomptionistes Mektebi
2-Oblates de l' Assomption Mektebi 3-Peres Augustins de I' Assomption Manastırı
4 -Soeurs Oblates de l' Assomption Manastırı
Bu dönemde Osmanlı
topraklarında çeşitli Hıristiyan tarikatlara ait olup Fransa'ya bağlı fakat
Osmanlı Devleti tarafından resmen tanınmamış olan 259 dolayında okul
açılmıştır. 1 de dershane söz konusudur.[4]
Assomptionnist tarikatı
Zonguldak misyonunu 1896 yılında kurmuştur. Zonguldak İstanbul’a takriben 200
km uzaklıktadır. Burada İzmit’teki Asompsiyonistlerin zaman zaman ziyaret
ettiği yaklaşık 50 civarında Katolik bulunmaktaydı. Ancak o sıralar bir Fransız
şirketi yeni keşfedilen bir kömür yatağını işletmek için gelmişti.[5] İzmit
misyonunun 1895 yılında bastığı ve gizlice dağıttığı bir bültende Geyve, Sapanca,
Adapazarı, Derince, Hereke, Karadeniz kıyısında Karasu gibi yerlerde merkezleri
olduğu ve Zonguldak maden bölgesinin de faaliyetler yürütüldüğü buraların
İzmit’ten gelen din adamlarınca düzenli olarak ziyaret edildiği ifade
edilmektedir.[6]
Fransız sermayeli
Ereğli Şirketi Osmaniyesi (Societe Ottomane D'Heraclee) liman yapımı için
geldiği Zonguldak’ta kömür işletmeciliğini de ele geçirdi. Yayla’dan Fenere
kadar olan mahalle 1896’dan sonra Fransızlar tarafında kuruldu. Ereğli
Şirketi; kok ve briket fabrikaları (toz kömürün basınçla sıkıştırılarak şekil
verilmesi), büyük tamirhane ve dökümhaneleri devreye soktu. Memur ve
hizmetlileri için 1000 kadar konak, ev ve barakalar yaptırdı. Dört doktorlu bir
hastaneyi tesisleri arasına kattı. Şirket ileri gelenlerinin çocukları ve
Fransız personel için kız ve erkek (ayrı ayrı) mektepleri açtı.
Ayrıca açılmış olan erkek okuluna ait birde şapel (küçük kilise) inşa
edilmiştir. (1903 Maarif Salnamesi’nde Fransızlar’ın taşkömürü havzasında 2 misyoner
okulu açmış olduğundan söz edilir.) [7]
1900’lü yıllarda
Fransızların yanı sıra, bir kısmı Kozlu ve Kandillide olmak üzere, Zonguldak’ta
madencilikle uğraşan çok sayıda İtalyan yaşamaktadır.[8]
Bu yabancıların hepsi Katolik’ti. Kayıtlara göre bu grup yaklaşık bin kadar Fransız, Alman ve İtalyan’dan oluşuyordu. Asompsiyonistler Ağustos 1896’da bölgeye gelip yerleştiler ve Oblatları (manastıra kendini adamış müritler) çağırdılar. I.Dünya Savaşının başlamasına kadar çok rahat hareket alanı buldular.
Bu yabancıların hepsi Katolik’ti. Kayıtlara göre bu grup yaklaşık bin kadar Fransız, Alman ve İtalyan’dan oluşuyordu. Asompsiyonistler Ağustos 1896’da bölgeye gelip yerleştiler ve Oblatları (manastıra kendini adamış müritler) çağırdılar. I.Dünya Savaşının başlamasına kadar çok rahat hareket alanı buldular.
Assomptionnist tarikatı
Anadolu da kendine ait en büyük okul binasını İzmit’te inşa etti. Binanın çatısında
kocaman bir Fransız bayrağı dikildi. Bu koleje “College Francais ste Barbe
İsmidt Turquie” adı verildi. Misyoner rahipler böylece İzmit’in antik çağdaki
efsanelerinden Santa Barbara’nın ismini okula vermiş oldular. İzmit’te mezarı
olduğuna inanılan bu azize madencilik mesleği ile ilişkilendirilir. [9]
Misyonerler Zonguldak’ta bu geleneği devam ettirmişlerdir. Zonguldak Maden İşletmesi'nde çalışmaya gelen yabancı mühendisler arasında Aralık ayının 4.gününü “Saint Barbe”
günü “Madencilik Günü” olarak kutlama alışkanlığı belirmişti. Bu durum
sonradan Zonguldak Halkevinin milliyetçi bir reaksiyon sergilemesine sebep
olmuştur. Akın Tahir KARAUĞUZ Türklere ait bir
kutlama günü belirlenmesinden yana idi. Zamanın İşletme Müdürü Hüseyin Fehmi
(İMER) ve yazar Ahmet Naim (ÇILADIR)'ın katılımlarıyla üçlü bir komite kuruldu.
Yapılan inceleme sonucunda Türkiye'de kömürün ilk olarak 1829 yılında
Ereğli'nin Kestaneci Köyü’nde “Uzun Mehmet” tarafından bulunduğu ve 8 Kasım
gününün Zonguldak'ta “Kömür Bayramı” olarak kutlanacağı kararı alındı. Bayram
ilk defa 1932 yılında kutlanmaya başlandı.[10]
Cumhuriyet döneminde
Türkiye’de pek çok Hıristiyan’ın taşınmasına sebep olan nüfus mübadelesi ve
sonrasında Mustafa Kemal ATATÜRK’ün laik kanunları misyonerlerin çalışmasını
zorlaştırdı. Türkiye de 1914’te mevcut olan 20 misyoner cemaatten yalnızca 5
tanesi yeniden çalışmalarını sürdürebildi. Ancak bu dönemin sonunda bu kurumlar
Oblatların, 1915’te Paris’e yakın bir yerde mülteci oldukları zaman ilgilendikleri
Sırplarla bağlantılarını korudular. Bu durum 1925’te Belgrat misyonunun
kurulmasını kolaylaştırdı. Yani bir anlamda Anadolu’dan ayrılırken Balkanlara
yöneldiler.[11]
Başbakanlık arşivinde
bu dönemde Zonguldak’ta Fransız misyonerleri hakkında tarafımızdan yapılan araştırmalar
sonucunda şu bilgilere ulaşıyoruz: 24 Ramazan 1317 ( 26 Ocak 1900 )[12]
tarihli yazışmada Zonguldak'ta Fransız Cizvit papazları tarafından
açılmak istenen ruhsatsız mektebe izin verilmemesi istenmektedir. 7 Şevval
1317 (8 Şubat 1900) [13]
tarihli yazışmada ise Ruhsatsız açıldıkları bildirilen Maraş'taki Trasonta
Mektebi ile Zonguldak'taki Fransız Cizvit Mektebi hakkında, ruhsat alınmaksızın
ecnebi mektebi açılmasına izin verilmemesi hükmü gereğince muamele edilmesi
uyarısı yapılmaktadır.
10 Muharrem 1318 (10 Mayıs 1900)[14]
tarihli yazışmada ise Zonguldak'ta Fransız Cizvit papazları tarafından
ruhsatsız olarak mektep açılıp, bu papazların olumsuz propagandalar
yaptıklarından, resmi ruhsatsız olarak açılan ve tamir yaptırılan okulların
belediyece yıkılması ve kapatılması yolunda belediyeye yetki verildiği
belirtilmektedir.
Anlaşılacağı üzere 1897 yılından
itibaren açılan bu okullar izinsiz açılmış devlet ancak 3 yıl sonra bunun
farkına varıp yaptırımlar uygulamak istemiştir. Okulların daha sonra varlığını
devam ettirmesi, Fransız misyonerlerin bir şekilde okullara ruhsat da
çıkarabildikleri anlamına gelmektedir.
1924-1925 döneminde Türkiye'de bulunan Clare SHERIDAN “A Turkish Kaleidoscope” adlı anı kitabında Zonguldak’taki
misyonerlere ait okul ve hastane hakkında şu bilgileri verir:
“Hıristiyanlıkla
ilgili pek çok şeyin harabeye çevrildiği bir ülkede, bir manastır okulunu
görmek beni çok şaşırtmıştı. Şirket, çalışanların çocuklarını yollayabilmesi
için okula parasal destek sağlıyordu; ama yarı-özel bir okul olmasına rağmen
yine de resmi denetime tabi olmak zorundaydı. Müdürün özel odası hariç, hiçbir
yerde haç, çarmıh figürü, dinsel içerikli bir resim veya herhangi bir
Hıristiyanlık sembolünün asılmasına izin verilmiyordu. Dini okulların ancak ve
ancak bu koşullar altında eğitim vermesine müsaade ediliyordu. Ama
Hıristiyanlık sembollerinden böylesine uzak durmak isteyen Türkler, dini
okulların sunduğu eğitimden faydalanmak konusunda oldukça atak davranıyorlardı.
Zonguldak'ta
ayrıca, maden işçilerinin ve yöneticilerinin faydalanması için rahibelerin
işlettiği bir hastane vardı. Türk doktorlar bile hastanenin böyle pırıl pırıl
olmasından etkileniyorlardı. Okuldaki koşulların aynısı burası için de
geçerliydi. Duvarlara bir tane bile dini amblem asılamıyordu. Görüp
görebileceğiniz tek sembol, bembeyaz kıyafetler giyen bu Fransiskan kilisesi
rahibelerinin göğüslerine iliştirilmiş haçlardı.
Rahibelerden biri öylesine genç ve
güzeldi ki; sanki mucize'den fırlamış gibi gözüküyordu. İş kazası geçirenlerin
koğuşunda çalışıyordu. Bu koğuşta, hayatlarında ilk kez beyaz çarşaflar üzerine
uzanmış, yüzlerinden mutlu oldukları anlaşılan, beş altı tane Anadolulu madenci
yatıyordu; aralarında dolaşan genç rahibe ise beyaz bir zambağı andırıyordu.
Işık
geçirmeyen simsiyah çarşafların arkasına saklanmış Türk kadınları ile beyaz
örtüleriyle ne kadar özverili oldukları yüzlerinden okunan bu rahibeler
arasında tam bir tezat vardı. Hıristiyanlık propagandası bundan daha incelikli
yapılamazdı.
Kostantinopol'den
gelirken ilk liman olan Zonguldak'ın zihnimdeki yansıması şu oldu: Medeniyetin
küçük ve gözlerden uzak kalmış ileri karakolu.” [15]
Assomption
tarikatı rahipleri basını ve özellikle de gazeteciliği misyonerlik
faaliyetlerinin kuvvetli bir vasıtası olarak kullanmışlardır. Bu cemiyetin
amacı üyelerinin şahıslarını kutsallaştırmak,
hem Fransa’da hem de diğer ülkelerde vazetmekti. Bu cemiyetin mensubu papazlar misyonerlerin
en genç ve çalışkan Ruhanî askerlerini temsil etmektedirler. Vaiz, öğretim
işleri ve diğer ruhanî faaliyetlere ek olarak misyonerliğe en etkili vasıta
olan basın ve gazeteciliği katmışlardır. La Croix adlı çıkardıkları gazete ve
Fransa’da büyük nüfuz elde etmişlerdir.
1882’de Osmanlı
İmparatorluğu’na gelen Assomption tarikatına mensup rahibelerin bundukları
muhitte en çok takdir edilen özellikleri; dispanserleri, bedava muayeneleri ve
özellikle de hastalara evlerinde yapılan ziyaretleri olmuştur.
Franciscaine rahibeleri
de hususî evlerde hastabakıcılık yaptıkları gibi kendi evlerine yaklaşık on
kadar hasta alarak bakımlarını üstlenmişlerdir. Özellikle Fransa’ya bağlı
Katolik misyonerler Osmanlı İmparatorluğu’nun hemen her yerine eczane, dispanser ve hastane açmışlardır. [16]
Assomptionistler
İstanbul, Anadolu ve Filistin bölgesinde önemli bir rol oynuyorlardı.
Osmanlı Devleti 18.yüzyılda zayıflamaya
başlayınca Fransa, Osmanlı yönetiminin muhafaza ve takviyesine destek vermiş ve
bunun karşılığında da kendi çıkarlarını güçlendirip genişletmiştir.1740
Kapitülasyonu bunu göstermektedir. Bu sayede Osmanlı İmparatorluğu içinde en
imtiyazlı devlet olma durumunu kazanmıştır. Fransız İhtilalı öncesinde Osmanlı
İmparatorluğunun en fazla ihracat ve ithalat yaptığı ülke Fransa idi.
Kapitülasyonların 1.maddesi, Fransız elçilerin
diğer Hıristiyan devlet elçilerine göre kıdem, mevki, muafiyet, serbestlik ve
konsolosluk, tercümanlık ve elçiliklerde istihdam edilen diğer görevlilere ve
bunların cizyeden muafiyetlerine ilişkindi. 50. ve 51.Maddeler de dini haklarla
ilgiliydi. Osmanlı-Fransız İlişkileri, Fransız İhtilalı’nın ilk döneminde
gevşemiş olmakla birlikte Napolyon'a kadar çok önemli bir değişiklik
geçirmemiştir.
Fransızlar, Doğu'da
hangi toplumdan olursa olsun Latin Katolikleri, bunların vakıflarını,
okullarını, dispanserlerini, hastanelerini, öksüz yurtlarını, kiliselerini vb.
himaye yetkisini kapitülasyonlardan aldıklarını öne sürmektedirler.
20.yüzyıl başlarında
Osmanlı İmparatorluğu'nda Fransa'nın girişimleriyle ve Almanya'nın rekabetini
değerlendirirken Paul IMBERT, “Osmanlı İmparatorluğu'nda Yenileşme Hareketleri-Türkiye'nin
Meseleleri” adlı eserinde şöyle demektedir. “Türkiye'ye yatırdığımız iki milyar
tutarındaki sermayelerimiz, 1700 kilometrelik demiryollarımız, rıhtımlarımız,
fenerlerimiz, 100.000 hastayı ve yoksulu barındıran 300 hastanemiz, her yerde
Fransız dilini ve uygarlığını yayan 100.000 öğrencili 300 okulumuz ve Yakındoğu
halkları arasında daima canlılığını sürdüren geleneksel politikamızla elbet
Osmanlı İmparatorluğu’nda daha uzun zaman ön sırada bir yer tutarız”
Papalık, Osmanlı tebaası
olan Katoliklerin, bir millet başlarının olmamasından ve Kanuni Sultan Süleyman
zamanında I.François ile kurulan Osmanlı-Fransız dostluğundan yararlanarak
Osmanlı topraklarında yoğun misyonerlik faaliyetlerine girişmişti.
Doğu'daki Katolik
misyonlar, 1822'de kurulan “İnancın Yayılması Birliği” ve 1856'da kurulan ve
İkinci Müdür'leri Charles LAVİGERİE tarafından yayılan “Doğu'da İnancın
Yayılması Birliği” okullarının desteğini alır.19.yüzyılda çok sayıda edebi
yapıtların ortaya çıkması misyonerleri cesaretlendirir ve dindarların bağış
yapmalarını sağlar.
Daha sonra ortaya yeni
din adamlarının çıktığı ve Doğu'da çok önemli roller oynadığı görülür. Bunlar
1842'de, Notre-Dame-de Sion'un rahipleri, 1845'de I'Assomption'un müritlerinden
Augustinler ve Saint-Vincent-de-Paul’un rahipleri, 1856'da Lyon'un Afrika
misyonları rahipleri ve 19.yüzyılda ortaya çıkan çok sayıdaki kadın
misyonerlerdir.
Fakat Doğu
Hıristiyanlarını doğrudan ilgilendiren misyonlar; öğretmen din kardeşleri,
hastaneler, dispanserler, rahibeler, Latin düşüncesinin kiliseleri ve Doğulu
seminer veren din öğretmenleriydi. Bunların hepsini saymak olanaksızdır.
Kurumların önde gelenleri, bu tür eylemlerin çeşitliliğini ve gelişimi
göstermesi bakımından önemlidir.
Bunlardan bazıları
sadece misyonerdir. Bazıları ise Afrika'da veya Doğu'da dinsel etkinlik üzerine
uzmanlaşmışlardır. Bazıları da sadece eğitim ile uğraşmaktaydılar. Hıristiyan
okullarındaki din adamları ilköğretim ile uğraşıyorlardı. Çok sayıdaki
ilköğretim okulları, Müslümanları da içine alan geniş bir halk kitlesine
ulaşmıştır. Bu, Fransızcanın Osmanlı İmparatorluğu içerisinde en fazla
kullanılan Avrupa dili olmasını sağlamıştır. l840'da İstanbul'da ilk Fransız
Okulu açılır. [17]
İşte tüm bu tarihsel
bilgiler ışığında Zonguldak’ta yıllarca misyonerlik yapan André-Charles-Pierre MOREEL (1872-1939) Bize o dönem yazdığı raporlar ve
mektuplarla gayet ilginç bilgiler sunuyor. Zonguldak’ta misyonerlik konusu ile
ilgili çalışmamda bu renkli ve idealist din adamının öyküsünü www.assomption.org [18] adlı siteden değerli dostum Eczacı Sadun DURAN’ın Fransızcadan tercümesi
ile öğrenme imkânı buldum.
André-Charles-Pierre MOREEL Lyon
şehri doğumlu Fransız din adamıdır. Yukarıda ayrıntılı olarak bahsettiğimiz
Assomptionniste adı verilen Fransa da ortaya çıkan Katolik bir tarikata ömür
boyu hizmet etmiştir.17 Ekim 1872’de tarım işçisi olarak çalışan bir babanın
oğlu olarak Fransa’nın Bavinchove (Kuzey) bölgesinde doğdu. İlk olarak dini
eğitimlerini 1884-1887 arasında dilbilgisi eğitimi aldığı Mauville Alumnat’ından (dini okul) sonra
Clairmarais Alumnat’ında 1889’a dek sürdürdü. Assomptionniste eğitiminin ilk
çıraklık dönemini Livry’de (Seine-Saint- Denis), 6 Ağustos 1889’da “Simplicien Birader”
sıfatını kazanarak geçirdi. Kudüs’te Rahip Joseph Germer-Durand’ın
yönlendirmesiyle çıraklığını tamamladı. Livry’de yeminini ettiği 6 Ağustos 1890
tarihinden bir yıl sonra, Kudüs’te daimi kadroya alındı. Kudüs’te felsefe ve
ilahiyat çalışmalarına 1891’den 1896’ya dek devam etti, bu tarihten sonra ilahiyat
eğitimini 1897’de Kadıköy’de (Türkiye) tamamladı. 8 Kasım 1896’da İstanbul’da
Piskopos Bonnetti tarafından rahipliğe yükseltildi.
Ertesi yıl André-Charles-Pierre MOREEL, Simplicien Kumkapı misyonuna hoca ve
mali sorumlu olarak atandı. 1897’den 1901’e dek kaldığı bu görev süresince,
İstanbul garının yakınındaki Sirkeci yardım şapelinden de sorumluydu. Daha sonra, Karadeniz kıyısındaki Zonguldak
misyonuna yönetici olarak gönderildi (1901-1908), 7 yıl gayet başarılı
çalışmalar yaptı. Ardından Eskişehir Kolejinde üç yıl (1908-1911) ve Konya’daki
okulda bir üç yıl daha (1911-1914) öğretmenlik yaptı. 1914’de, Doğu görevini
tamamlayarak Belçika’da Taintegnies Alumnat’ında görevlendirildi (1914-1919)
I.Dünya Savaşı döneminde bu bölgede zor bir hayat yaşadı. Bu dönem boyunca,
bölge papaz naibi olarak görev yaptı.
1919’da Bure’de geçirdiği birkaç ayın ardından, Peder
André-Charles-Pierre MOREEL Doğu’ya tekrar döndü. Ve önce tekrar Konya’ya
(1919-1920), arkasından Kadıköy’e atandı. 1920 yılından sonra onu gene Zonguldak’ta
görürüz. Zonguldak misyonunun çok çaba gerektirmesi ve Peder
André-Charles-Pierre MOREEL’in ölümüne dek bu misyonun devamını istemesi çok
ilginçtir. 18 Temmuz 1939’da, Peder André-Charles-Pierre MOREEL uzun süredir
ihmal ettiği bir hastalığıyla ilgili acil bir ameliyat geçirmek için İstanbul’a
gelir. Ancak kentin Fransız hastanesine yattığı gece, 19 Temmuz 1939’da 67
yaşında hayata veda eder. Uzunçayır mezarlığında toprağa verilir. Katolik
tarikat onu yaşadığı tüm yerlerde görevini büyük bir bilinçle yerine getirilen
kararlı ve bilinçli davranan örnek bir din adamı olarak tasvir eder.
Uzun yıllar bulunduğu Zonguldak’taki misyonerlik faaliyetleri hakkında 2 mektubu bize şu bilgileri veriyor. Mektupları uzun uzun yorumlamaktansa bunu siz değerli okuyuculara bırakmayı uygun görüyorum.
Uzun yıllar bulunduğu Zonguldak’taki misyonerlik faaliyetleri hakkında 2 mektubu bize şu bilgileri veriyor. Mektupları uzun uzun yorumlamaktansa bunu siz değerli okuyuculara bırakmayı uygun görüyorum.
1.Mektup:
Zonguldak, 1907 “ Zonguldak’tan yazarken,
size bir çocuğun sadık ve itaatkâr kalbiyle güzel bir yeni yıl dilemek için
acele etmek istemiyorum. Zonguldak topluluğu sizin için 25 Aralıkta özel ve
evladınıza yakışır bir anı olacaktır. Size misyonun aldığı borçtan söz ettiğim
son mektubumu alıp almadığınızı bilemiyorum. Emin olmak için tekrarlıyorum,
Peder Alfred MARIAGE Zonguldak’ta Pierre FRANGHETTİ adında bir işçiden önemli
bir miktar borç aldı. Bu kişi alacağını bir aydan fazla bir süredir istemekte.
Birkaç gün daha beklemesini, sabırlı olmasını rica ettim. Aynı şekilde misyonun
ihtiyaçları için Laurenzo CELLANTE adlı bir işçiden de başka bir miktar borç
alınmıştır. Bu kişinin de diğeri gibi parasına ihtiyacı vardır. İki miktarın
toplamı 6.600 franktır. Ben sabırlı olmalarını rica ettim, ama daha fazla
bekleyemeyecekler. Bu konuyu Kadıköy’den Peder Louis’ye de bilgi vermek için
yazdım. Peder Joachim (BONNEL) Şili için
yola çıkacak mı? Kendisiyle Ereğli ve Kandilli’ye birlikte gitmek isterdim,
misyon için. Şimdi bunu kiminle yapacağım?
Rahibeler iyi durumdalar. Başmühendis’te bize yardımcı olmaya hazır”
(Peder Simplicien MOREEL’in Peder E.
BAILLY’ye mektubu, Zonguldak, 12 Aralık 1907)
2.Mektup : “16 yıllık bir
aradan sonra, sanırım eskiden yaptığım çalışmalar beğenilmiş ki, Yönetim beni
yeniden Zonguldak misyonunda görevlendirdi.
Çalışmalarıma aynı şekilde devam ettim.
Ailelerle ilişkiye geçmem çok kolay
oldu. Özellikle uzak yörelerde yaşayan,
dağlarda kaybolup gitmiş, bu
yüzden daha çok yardıma muhtaç ailelerle ilişkiye geçtim. Okul yönetiminin bize
devredilmesinin olumlu etkisi oldu. Misyon bu durumdan şüphesiz maddi yarar
sağlamıştır, ancak önemli olan manevi kazançtır, çocuklar ve ana-babaları üzerinde
daha çok etkimiz olmaya başladı. Peder Delmas ile anlaştık ve ben yatılıların
beslenmeleri ve iyi yetişmeleri için, evcilerin ve diğerlerinin
bilgilendirilmeleri ve manevi eğitimleri için yapılması gerekenleri gerektiği
gibi yaptım. Burada hastanede kalıyorum.
Merkez, Bölge Kilisesi, ama çoğu
zaman Çaydamar’daki okuldayım”
(Peder Simplicien MOREEL’in Peder Gervais QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli mektuptan.) [19]
(Peder Simplicien MOREEL’in Peder Gervais QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli mektuptan.) [19]
Assomption Kilisesinin faaliyetlerini gösteren
kaynaklarda Zonguldak misyoner kurumlarının etkili olduğu dönem olarak
1897-1952 yılları arası gösterilmektedir.[20]
1889
yılında 11 yaşından henüz öğrenci iken Zonguldak’ı Fransa’dan Okulu ile gelip
ziyaret eden sonrasında uzun yıllar burada faaliyetlere katılan rahip Jourdian
(Claudius) CHAPPAZ (1878-1946)
tarikatın 08.08.1909 tarihli bülteninde Zonguldak hakkında şu bilgileri verir: “Zonguldak’tan
haber, kışta görülen güzel günler kadar seyrek gelir. Hâlâ vahşiliğini koruyan
bu sahile ilk olarak on bir yaşımda ayak basmıştım. Ama her şey değişti,
büyüdü, gelişti. İnşaatlar yapıldı ve halen de yapılıyor. Yollar açıldı,
köprüler yapıldı, tüneller açıldı, kok fırınları, atölyeler, lavvarlar, briket
imalathaneleri inşa edildi. Demiryolları, evler sanki bir mucize gibi yerden
fırladılar. İçler acısı bir Türk köyü bugün büyük bir kent. Çok zengin kömür
damarlarıyla dolu dağlar, Zonguldak’a gelişme, refah ve uzun bir ömür vaat
ediyor. Şirket, Kont Vitali’nin yönetiminde. Küçük misyonumuz yavaş yavaş
gelişiyor, şapelimiz çok küçük. Büyütmek için bölmelerini değiştirdik. İki yıl
önceki sel baskını, çok zarar verdi. Bütün kutsal eşyalarımız, denize
sürüklendi. Peder Gaétan, misyonun başında. Burada at, misyonerin hayatı için
çok büyük role sahip…”[21]
1926 Senesi Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Salnamesinde 79 mevcutlu 2 Fransız Erkek mektebi ve 39
mevcutlu 1 kız Fransız mektebinden bahsedilmektedir. Fakat bir sonraki yıla ait
yani 1927 yılı Salnamesinde okul bilgileri verilirken bu okulların adı
geçmemektedir. Muhtemelen kapanmışlardır.[22]
Zira Misyoner
okullarında okuyan bazı
öğrencilerin
Hıristiyanlık dinine
yöneldiği bilgileri basında da yer alnıca bunun üzerine 1924 yılında 40’a yakın İtalyan ve Fransız Okulu kapatılmıştır. Yine Bursa Amerikan Kız
Koleji, Hıristiyanlık propagandası yapıldığı gerekçesi ile 1928 yılında bizzat
Atatürk tarafından kapatılmıştır.[23]
Günümüzde Fransız Katolik Kilisesi – Notre-Dame de L’
Assomption Kilisesi, Kadıköy Moda’da Cem Sokak’ta
yer alır. Kadıköy civarındaki en büyük kilisedir. Bir iddiaya göre kilise, 1865
yılında Moda’da oturan Brentano isimli İtalyan asıllı bir
ailenin önemli katkılarıyla Episkopos tarafından inşa
ettirilmiştir. Kilise, Şişhane’deki Beyoğlu Belediye Binası’nı ve
Dolmabahçe’deki tiyatroyu yapan İtalyan Mimar Giovanni BARBERİNİ tarafından
inşa edilmiş ve 1865 yılı başlarında tamamlanarak ibadete
açılmıştır. Notre-Dame de L’Assomption kilisesi genel olarak eklektik
bir üsluba sahiptir. Günümüzde ayinler Türkçe yapılmaktadır. [24]
KAYNAKÇA
1-ARŞİV
BELGELERİ
BAŞBAKANLIK
OSMANLI ARŞİVİ
BOA Tarih: 24/N /1317
(Hicrî) Dosya No:2299 Gömlek No:90 Fon Kodu: DH.MKT.
BOA Tarih: 07/L /1317
(Hicrî) Dosya No:2302 Gömlek No:58 Fon Kodu: DH.MKT.
BOA Tarih: 10/M /1318
(Hicrî) Dosya No:2343 Gömlek No:45 Fon
Kodu: DH.MKT.
2-KİTAP
VE MAKALELER
ARSLANOĞLU,
İbrahim “Misyonerlik, Batı Emperyalizminin Silahıdır.” ,Öğretmen Dünyası,
S.312, 2005
ORAL, Atilla Selim Sırrı Paşa, Demkar Yayınevi,
İstanbul – 2011
SARIKOYUNCU,
Ali “Milli mücadele Döneminde Zonguldak Kömür Havzasında Fransız-İtalyan
Rekabeti ve İtalya' nın Faaliyetleri” Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü
Atatürk Yolu Dergisi C.2
S.7, 1991
SHERIDAN,
Clare “A Turkish Kaleidoscope” (Sade Türk Kahvesi) ,Arion Yayınevi, İstanbul- 2004
TAŞ,
Tülün ,“19. Yüzyılda Anadolu’da Katolik Misyonerlerin Eğitim Alanındaki
Faaliyetleri” Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi, Kayseri, 2006
YORULMAZ,
Şerife “Osmanlı-Fransız İlişkileri Çerçevesinde Osmanlı Topraklarında Açılan
Fransız Kültür Kurumları ve Bunların Meşruiyet Kazanması” (19. yüzyıl - 20.
yüzyıl başları) Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama
Merkezi Dergisi, S.11, 1990
3- E-KİTAP
HISTOIRE
DE LA PROVINCE ASSOMPTIONNISTE DE FRANCE Volume 2 Une Province aux cent visages
(1952 - 2010)
4- İNTERNET
KAYNAKLARI
(Son Erişim 1.05.2014)
http://assomption-orient.org/histoire/Oa_expansion.htm (Son Erişim 1.05.2014)
(Son
Erişim 23.10.2013)
(Son
Erişim 1.05.2014)
http://assomption-orient.org/histoire/Oa_expansion.htm (Son Erişim 1.05.2014)
(Son
Erişim 1.05.2014)
http://www.degisti.com/index.php/archives/10231 (Son Erişim 1.05.2014)
5- SALNAME
1926
Senesi Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi
1927 Senesi Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Salnamesi
6-FRANSIZCA METİNLERDEN ÇEVİRİLER
Peder Simplicien
Moreel’in Peder E. Bailly’ye mektubu, Zonguldak, 12 Aralık 1907
Peder Simplicien
Moreel’in Zonguldak üzerine raporları (1904, 1927)
Peder Simplicien
MOREEL’in Peder Gervais QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli
mektup
[1]
Ali SARIKOYUNCU “Milli mücadele
Döneminde Zonguldak Kömür Havzasında Fransız-İtalyan Rekabeti ve İtalya' nın
Faaliyetleri” Ankara
Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi C.2 S.7, 1991,
s. 579
[2] Tülün TAŞ ,“19. Yüzyılda Anadolu’da Katolik
Misyonerlerin Eğitim Alanındaki Faaliyetleri” Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2006 s. 30-31
[3] Atilla ORAL Selim Sırrı Paşa Demkar Yayınevi, İstanbul – 2011 s.17
[4] Şerife YORULMAZ, “Osmanlı-Fransız
İlişkileri Çerçevesinde Osmanlı Topraklarında Açılan Fransız Kültür Kurumları
ve Bunların Meşruiyet Kazanması” (19. yüzyıl - 20. yüzyıl başları) Ankara
Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, S.11, 1990,
s.736,740,761
http://assomption-orient.org/histoire/Oa_expansion.htm (Son Erişim 1.05.2014)
[6] ORAL a.g.e., s.95
[8] Ekrem Murat ZAMAN, “Ereğli Şirketi”,
Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu,
[9] ORAL a.g.e.,
s.85
[10] Gürdal ÖZÇAKIR, “Zonguldak’ın İlk
Gazetecisi ve Matbaacısı Tahir Akın KARAUĞUZ” http://kdzereglifutbol.blogspot.com.tr/2011/12/zonguldakin-ilk-gazetecisi-ve.html (Son Erişim 1.05.2014)
[12] Tarih: 24/N /1317 (Hicrî) Dosya No:2299
Gömlek No:90 Fon Kodu: DH.MKT.
[13] Tarih: 07/L /1317 (Hicrî) Dosya No:2302 Gömlek No:58 Fon Kodu: DH.MKT.
[14] Tarih:
10/M /1318 (Hicrî) Dosya No:2343 Gömlek No:45 Fon Kodu: DH.MKT.
[15] Clare SHERIDAN
“A Turkish Kaleidoscope” (Sade Türk Kahvesi) ,Arion Yayınevi, İstanbul- 2004 s.102-105
(Son Erişim 1.05.2014)
[19]
Fransızca Metinlerden Çevriler : Peder Simplicien Moreel’in Peder E. Bailly’ye
mektubu, Zonguldak, 12 Aralık 1907, Peder Simplicien Moreel’in Zonguldak
üzerine raporları (1904, 1927), Peder Simplicien MOREEL’in Peder Gervais
QUENARD’a Zonguldak’tan yazdığı, 25 Kasım 1924 tarihli mektup
[20] HISTOIRE DE LA
PROVINCE ASSOMPTIONNISTE DE FRANCE
Volume 2 Une Province aux cent visages
(1952 - 2010) s. 260
[22] 1926 ve 1927 Senesi Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnameleri
[23] İbrahim ARSLANOĞLU ,“Misyonerlik,
Batı Emperyalizminin Silahıdır.” ,Öğretmen Dünyası, S.312, 2005 s.26
[24] Fransız Katolik
Kilisesi – Notre-Dame de L’ Assomption Kilisesi http://www.degisti.com/index.php/archives/10231 (Son Erişim 1.05.2014)
Yorumlar