YARIM KALAN DEMİRYOLU HİKÂYELERİ
YARIM KALAN DEMİRYOLU HİKÂYELERİ
122 yıldır bitmeyen bir hikâye; KÖMÜRYOLU
HATTI
Ülkemizde 156
yıl önce İzmir-Aydın hattıyla başlayan demiryolu serüveni İzmir-Kasaba-Afyon,
Anadolu-Bağdat, Hicaz, Bursa-Mudanya ve Rumeli hatlarıyla devam etti. Cumhuriyet
Döneminde Ankara-Yahşihan’la başladı. Kuzeyde Zonguldak ve Samsun limanlarına
ulaştı. Doğuda Sivas üzerinden Kars’a, Malatya, Diyarbakır ve Van’a, Batıda Kütahya’dan
Balıkesir’e kadar uzandı.
Demiryolu
hatlarımız geçen bir buçuk asırda bir baştan diğer başa örümcek ağı gibi
ülkemizi kuşatmış gibi görünse bile menzile varamayan mızrak gibi asıl
hedeflenen yerlere bir türlü ulaşamadığından kendisi de hikâyeleri de hep yarım
kaldı. Hicaz Hattı Mekke’ye, Anadolu-Bağdat Hattı Basra’ya, İzmir-Aydın Hattı
Antalya’ya, Bursa-Mudanya Hattı Bozüyük’e bağlanmadı.
Basra ve Medine
şimdilik şöyle dursun; menzildeki köylerine, şehirlerine beklediği halde bir
türlü gelmeyen Anadolu insanının demiryolu rüyası, onların makûs talihine
dönüştü. Yıllar yılı gözü yollarda şimendifere hasret yüreklerdeki yaralar
iyice derinleşti.
Niye mi?
1830’lu
yıllardan itibaren İngiltere’den başlayarak hızla tüm dünyaya yayılan
demiryolu, bulunduğu ülkelere ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda büyük
avantajlar sağladı. Savaşların kazanılmasında en önemli etken oldu. Hakeza
geçtiği kentleri her bakımdan geliştirdi. Ürünlerin değeri arttı. Üç vardiya
bacaları tüten fabrikalar kuruldu. Zira demiryolu demek; okul, sinema, doktor,
spor, su demekti.
Bugünkü
Irmak-Zonguldak Demiryolu da menzile varamayan, hikâyesi yarım kalan demiryolu
hatlarımızdan birisi.
Ereğli’nin
Kestaneci köyünden Uzun Mehmet’in taşkömürünü bulmasıyla birlikte1848 yılından itibaren Ereğli
havzasında kömür işletmeciliğine geçildi. Ardından Sultan II. Abdülhamit
Döneminde 1889 yılında planı Osmanlı Nafia Nezareti tarafından hazırlanan Anadolu-Bağdat
Hattı’nın yapımına başlandı. Plana göre, Adapazarı -Ereğli arasına demiryolu
hattı yapılacak, enerji başta olmak üzere birçok alanda kullanılabildiği için
adına Karaelmas denilen taşkömürü yataklarına ulaşılmış olacaktı. Ancak o
dönemde bu hat nedense yapılmadı.
İhmalin ağır bedeli
Osmanlının
başkenti İstanbul ile zengin taşkömürü yataklarına sahip Ereğli’nin demiryolu hattıyla
bağlanmayışının bedeli çok geçmeden ağır şekilde ödenmeye başlandı.
Birinci Dünya
Savaşı yıllarında Zonguldak’tan kömür
taşıyan gemilere Rus donanmasının izin vermemesi nedeniyle İstanbul’un elektrik
ihtiyacını karşılayan Silahtarağa Elektrik Santrali durma noktasına geldi.
Bunun üzerine Kilyos yakınlarındaki Ağaçlı linyit kömürlerini işletmeye açmak
ve buradan çıkarılan kömürleri santrale taşımak üzere 1914–1916 yılları
arasında 62 km
uzunluğunda “Haliç-Karadeniz Sahra Hattı” adıyla dekovil
hattı inşa edilmek zorunda kalındı.
Ereğli Demiryolu Cumhuriyet’in gündeminde
Milli Mücadele’den bağımsız bir devlet olarak çıkılmasından
sonra 1923 – 1938 döneminde demiryolları
“Bir karış fazla şimendifer”
parolasıyla “Milli vahdet, milli
mevcudiyet, milli istiklal meselesi” olarak görüldü.
Üretim merkezlerini tüketim merkezlerine bağlayarak
iktisadi bir denge kurmak, bunun yanında demiryollarının geçtiği bölgelerde
iktisadi hayatta olduğu kadar sosyal hayat üzerinde de bir gelişmenin
sağlanması amaçlayan bu dönemde Ereğli’ye demiryolu yapılması yine gündeme
geldi.
Sultan II. Abdülhamit Döneminde Ereğli’nin Osmanlı Başkenti
İstanbul ile Adapazarı üzerinden direkt bağlanması planlandığı gibi bu defa da Ankara
ile Ereğli’nin direkt bağlantısını sağlayacak demiryolu hattının yapılması
düşünüldü. Ancak Ankara-Ereğli Hattı, Ankara’nın batısından Ereğli’ye direk
olarak yapılması kararlaştırılmış iken, kıyıdan ülke içine direk hat yapılması
askeri yönden sakıncalı görülmüş ve Ankara’nın doğusundan biraz da
dolaştırılarak (Irmak-Karabük-Zonguldak-Ereğli)Ereğli’ye ulaşılması için yeni
bir güzergâh tespit edilmiştir.
Ayrıca söz konusu Ankara-Ereğli Hattı’nın diğer bazı
hatlarla birlikte önce normal, sonra dar, sonra yine normal olarak inşası kararlaştırılmıştır.
Normal hat yerine dar hat inşası ile inşa harcamalarında % 30 ve inşa süresinde
de % 25 tasarruf sağlanacağı ifade edilmiş ise de askeri ihtiyaçlar göz önüne
alınarak hatların geniş olarak inşası kararlaştırıldı.
Ankara–Ereğli Demiryolu Hattı Kanunu
13 Aralık 1925 tarihinde 1314 sayılı “Kömüre Giden Demiryolu” adıyla Irmak–Filyos ve
Filyos–Ereğli olmak üzere, iki kesimden oluşan “Ankara–Ereğli
Demiryolu Hattı” Kanunu çıkarıldı. Kanun kapsamında 1927 yılında
demiryolu Filyos’a iskele yapılırken liman yapılması da düşünülür. Fakat
demiryolunun Ereğli’ ye bağlanacak olması nedeniyle bu düşünceden vazgeçilir.
Filyos yerine Ereğli’ye liman
1927’de
demiryolu için iskele yapılırken, Filyos’a liman yapılması düşünülmüş
fakat yapılan incelemeler sonucu, demiryolunun Ereğli’ye bağlanacak olması
nedeniyle vazgeçilmiş olduğunu, Prof. Tıyeri başkanlığındaki heyetin Bartın
Boğazından itibaren sahili takip ederek Ereğli’ ye kadar gelen ve Ereğli’yi
gördüğünde Tıyeri’nin “Tabiat size en
emin, en mahfuz ve en güzel limanı vermiş. Burası dururken başka ne
arıyorsunuz?” dediğinden öğreniyoruz.
Filyos
– Ereğli ve Filyos – Irmak olmak üzere, karşılıklı iki kısımdan oluşan “Kömüre giden demiryolu”nun
Filyos - Irmak Hattı, İsveç - Danimarka grubu NOHAB şirketine 7 Şubat 1927 tarihinde ihale edilmiş,
yapımına da Mayıs 1927’de Filyos’a iskele kurulmasıyla başlanmıştır.
Sivas Hattı’nın ilerlemesi ve ulaşımın karadan yapılmasında
kolaylık görülmesi üzerine hattın diğer ucunun yapımına başlanarak,
Irmak-Çankırı arasındaki 102 km’lik demiryolu 23 Nisan 1931’de işletmeye açıldı.
Filyos tarafından gelen demiryolu yapımı, 1930 yılında
Balıkısık İstasyonu’na, 1934 yılında da Eskipazar’a ulaşmış olsa da Batıbel Tüneli’nin
henüz bitirilememesi nedeniyle Eskipazar’ da durdurulmuştur. Çankırı–Çerkeş
arasında, 3.444 metre
uzunluğundaki Batıbel Tüneli’nin açılmasının ardından 1935 yılında hat,
Çankırı’dan Çerkeş’e ulaştı. İki taraftan ilerleyen yapım çalışmaları Eskipazar
İstasyonu’nda birleştirildi.
Irmak-Filyos Hattı
açılış töreni
Irmak–Filyos arasında 27 istasyon, 1368 menfez ve köprü, 8.800 m . uzunluğunda 37
tünelden oluşan 391 km .
uzunluğundaki demiryolu hattının yapımı 12 Kasım1935 tarihinde tamamlanmış ve
14 Kasım 1935 tarihinde Filyos’ta yapılan törenle hizmete açıldı.
“Hattın
son menzili Ereğli’dir”
Törene katılan Nafia Vekili (Bayındırlık Bakanı) Ali
Çetinkaya, yaptığı konuşmada,
Dünyanın
en zengin kömürünün Zonguldak’ta olduğunu, kömür yolunun, Anadolu yaylasında
kurulan ve kurulacak olan ağır endüstrinin ve günden güne artmakta olan
demiryollarını besleyecek enerjinin can damarı olduğunu ve bundan dolayı yolun
takip ettiği istikametin de bu gayeye varılmak için seçildiğini belirtir.
Hattın geçtiği yerlerde
yakın bir gelecekte hat boyunca kurulacak olan fabrikalarla buralarda bir kat
daha bayındırlık ve refahın artacağını kaydeden Çetinkaya, “Filyos son bir menzil değil,
kömür hazinesine girmek için bir kapıdır. Hat şimdiden Zonguldak’a, Ereğli’ye
doğru uzanmaktadır.” diye konuşur. Büyük zorluklarla inşa edilen
Çankırı-Karabük arasındaki Batıbeli Tüneli’ne de değinen Bakan Ali Çetinkaya, 3.440
metrelik Batıbeli Tüneli’nin, Türk eliyle kurulmuş bir fen ve sanat örneği
olduğunu söyler.
Filyos
-Ereğli Hattı için yeni kanun
Ankara-Ereğli Demiryolunun Irmak-Filyos arasındaki bu
gelişmeler devam ederken hattın geri kalan Filyos-Ereğli arasındaki kısmının da
tamamlanması amacıyla 23.05.1933 tarih ve 2214 sayılı “Filyos–Ereğli Demiryolu Kısmının Yapımı ve
Ereğli’ ye Bir Liman Yapımına Dair” kanun çıkarılmıştır.
Söz konusu
Kanun’da, Filyos-Zonguldak arasında en çok dört yılda tamamlanmak üzere
demiryolu inşası için 20.000 liranın, en çok altı yılda tamamlanmak üzere de
Ereğli’’ye Limanı inşası teçhizatı için de 10.000.000 liranın sarfına izin verildiği belirtilmiştir.
Çatalağzı Hattı açılıyor, ilk kömür treni Ankara’ya
ulaşıyor
İhalesi 8 Ağustos 1934’te yapılan 18.900 işçi ve
amelenin çalıştığı 14.684 m .
uzunluğundaki Filyos–Çatalağzı Hattı 18 Kasım1936’ da
açıldı.
Çatalağzı hattının açılmasıyla birlikte kömür madenlerini
işleten Ereğli Şirketi tarafından1902’de kurulan 5.200 metrelik havai hatla
Asma’ya oradan limana taşınan Gelik kömürleri artık Çatalağzı’ndan trenle
taşınmaya başlanıyor, taşkömürü yüklü ilk tren de Ankara’ya doğru yola
çıkıyordu. Tren Ankara’ya vardığında kömüre kavuşan Ankaralılar, treni Ankara
Gar’da büyük sevinç ve coşkuyla karşıladılar.
Kömür damarlarından geçen tüneller
Hattın Çatalağzı–Zonguldak
kısmının ihalesi ise 25.5.1935’te yapıldı. 12 Ağustos 1937’de tren;
İncirsuyu’nda, Türkocağı spor sahasının bulunduğu yerde yapılan törenle
istasyona girmiştir. 10.249
m . uzunluğundaki bu kısımda toplam 3.764 m . tünel inşa edildi.
Çatalağzı–Zonguldak kısmı elektrik işletmeciliğine uygun olarak, tünellerin
diğerlerine göre 55 cm .
daha yüksek projelendirildi.
Çatalağzı–Zonguldak
kısmının yapımı diğerleri kadar kolay olmadı. Nedeni ise tünel fazlalığı ve jeolojik
yapı nedeniyle tünellerde karşılaşılan sorunlardır. Özellikle 16 numaralı,
Zonguldak İstasyonu’na çıkan 1.487 metre uzunluğundaki son tünelin şehrin
altından geçen son tünelin kömür damarlarını kesmesi ve kalker
boşluklarına rastlaması nedeniyle büyük sorunlar yaşandı.
Başkentler raylarla birbirine bağlanıyor
Tüm zorluklara
rağmen Çatalağzı–Zonguldak kısmının da inşasıyla Ankara-Ereğli Demiryolunun
Irmak-Zonguldak Hattı 1 Ekim 1937
yılında yapılan törenle hizmete girmiş, Cumhuriyetin başkenti Ankara ile
Cumhuriyetin ilk vilayeti Zonguldak demiryolu hattı ile bağlanmıştı. Bir başka
deyişle raylar, Cumhuriyetin idari başkenti Ankara ile emeğin başkenti denilen
Zonguldak’ı birbirine bağlamıştı.
Batıbeli Tüneli ve Abdullah Tiryaki’nin acı
hikâyesi
Irmak-Zonguldak
hattından söz ederken hattın Başmühendisi Abdullah Tiryaki’den söz etmeden
geçilmez elbette.
1927 yılında başlanan
Ankara-Çankırı-Filyos (Zonguldak) tren yolu hattının da kontrol başmühendisliği
görevini yürüten Abdullah Tiryaki, 1930 yılında yapılmaya başlanan Batıbeli Tüneli'nin projesini
yürüttü. .
Tünelin açılmasında ve tren yolunun yapılmasında çevre
illerden de çok sayıda işçi çalıştırılırken, birçok çalışan çeşitli kazalarda
hayatını kaybetti. Tünelin en büyük
özelliğinden birisi her iki tarafından rampa çıkılması ve orta noktadan 3.440
metrelik her iki ucunun görülebilmesidir.
Hattın 20 Haziran 1935’de Çerkeş’e ulaşmasından 15 gün
sonra 15 Temmuz 1935 Pazartesi günü, Demiryolları Başmühendisi Abdullah
Tiryaki, eşi Behice ve kızları İlhan ve Türkan’la hattın yapımcı firması olan NOHAB
şirketinin mühendisi Ali Bey (soyadı bilinmiyor) idaresindeki oto drezin,
Çerkeş’ten Çankırı’ya doğru yola çıkan yola çıkar. Saat 18.30 sıralarında
Sumucak-Göllüce istasyonları arasında ameliyat katarı ile çarpışırlar.
Kazada oto drezin parçalanır. Katar altında kalan
yolculardan Abdullah Tiryaki ile eşi Behice Hanım orada hayatını kaybederler.
İki kızı ve mühendis Ali Bey ise ağır şekilde yaralanır. Mühendis Ali Bey de
kazadan üç gün sonra hastanede hayatını kaybeder.
Abdullah Tiryaki ve eşi Behice Hanım, 7 yıl ikamet
ettikleri Çankırı’daki Sarıbaba Mezarlığında toprağa verilmiş, Abdullah Tiryaki
ve eşi için kazanın meydana geldiği yerde bir anıt yapılmıştır.
Demiryolu inşaatı süresince 7 yıl Çankırı'da yaşayan Abdullah
Tiryaki, o günün yoksul Anadolu kasabası Çankırı'da bazı sosyal
etkinliklere öncülük etmiş, Çankırı'da
ilk tenis kortu, onun gayretiyle 1930'larda inşa edilmiş, spor
kulübü başkanlığı gibi görevlerde bulunmuştur.
Demiryoluyla gelen zenginlik
Abdullah
Tiryaki’nin bu acı hikâyesini not olarak düştükten sonra hattın gelişimiyle
ilgili ilgili bilgiler vermeye devam edelim.
Bayındırlık
Bakanı Ali Çetinkaya’nın Filyos’taki açılış töreninde de belirttiği gibi
Irmak-Zonguldak hattının açılması bölgenin kısa süre içinde zenginleşmesini
sağladı.
Zonguldak Kömür
Hattının açılmasının yanında demir cevherinin çıkarıldığı Sivas-Divriği Hattının
1937 açılmasından sonra kömür ve cevherle çalışan ve temeli 1937’de atılan ilk
demir çelik fabrikası 1939 yılında Karabük’te işletmeye açıldı. 1944’de
Eskipazar Kereste Fabrikası, 1948 yılında Çatalağzı’na Termik Elektrik Santrali,
1949’da Sümerbank Filyos Ateş Tuğla Fabrikası, 1955’de Yenice Kereste
Fabrikası, 1970’de Çaycuma Kâğıt Fabrikası kuruldu.
Zonguldak maden
işletmelerinin yanı sıra demiryolu hattı boyunca kurulan bu tesislerde binlerce
işçi çalışmış, son yirmi yıla kadar bölgede istihdam sorunu olmadığı gibi işçi
talebini karşılamak için Anadolu’nun diğer kentlerinden buralara önemli oranda
göçler olmuş, nüfus hızla artmış, özellikle Karabük ve Zonguldak ekonomik,
sosyal ve kültürel alanda Anadolu’nun en gelişmiş kentleri arasında yer
almıştı.
Umutların yine söndü
Irmak-Zonguldak
Hattı bölgeye büyük zenginlik katsa bile asıl hedeflenen Ereğli’ye varmasıydı. Ancak o zaman hattan tam
anlamıyla beklenen fayda sağlanabilirdi.
Tarihsel süreç içinde Osmanlı Döneminde Adapazarı-Ereğli, Cumhuriyet Döneminde de Atatürk’ün
talimatıyla başlatılan Ankara-Ereğli Demiryolu Hattının hikâyesi ne yazık ki
menziline yani Ereğli’ye varamadan son buldu.
Hattın Zonguldak’a ulaşmasından
3 yıl sonra 5 Haziran 1940 tarih ve 3879 sayılı Kanun’la 1945 yılında demiryolu Kozlu’ya ulaştı ve orada son buldu. 1953
yılında ise Armutçuk ile Ereğli arasında 15 km’lik demiryolu inşa edilmiş
ise de kömür naklinin yanı sıra yolcu taşımacılığı da yapılan bu hat 2009
yılında söküldü.
Limanı var
demiryolu yok, demiryolu var limanı yok
Hattın Zonguldak’tan öteye gitmemesinin sakıncaları,
demiryolu hattı boyunca kurulmuş kamu işletmelerinin zaman içinde küçülmesinden
sonra iyice hissedildi.
Doğrudan İstanbul ve Ankara bağlantısı olmayan bölge hızla
göç vermeye başladı. Oysa Sakarya’ İzmit, İstanbul gibi sanayi kentleri ile
Ankara’ya doğrudan demiryolu bağlantısı olsaydı bölgede göç olgusu
gerçekleşmeyebilirdi.
Diğer yandan bölgenin ve Türkiye’nin en büyük iki demir
çelik tesisinden KARDEMİR limana, ERDEMİR de demiryoluna uzak kaldığından bugüne
kadar adeta topal ördek gibi yürüdüler. Bu iki entegre tesisin limana/demiryoluna
sahip olmaması onların hammadde ve ürün taşıma giderlerini önemli miktarda
artırmakta, uluslararası rekabette dezavantajlı konuma düşürmektedir.
Bir ihtimal daha
var!
Demiryolu adına her şey bitti derken iki ayrı gelişme
yüreklere su serpmeye umutları yeniden yeşertmeye başladı. Öyle bir gelişme ki
sanki geride kalan 122 yıllık hasreti sona erdirecek, yarım kalan hikâyeyi tamamlayacak
türden.
Birinci gelişme, 1937 yılında Irmak-Zonguldak arasında
hizmete giren demiryolunun sinyalizasyonu ve modernizasyon projesi. İkincisi
ise Adapazarı-Karasu-Ereğli-Bartın Demiryolu Projesidir.
Temenni edelim ki, bölge ve ülkemiz için çok önemli olan ve
yapımına başlanan her iki proje bir an önce tamamlanarak hizmete girsin. Böylelikle
Sultan II. Abdülhamit ile Büyük Önder Atatürk’ün büyük önem verdiği
demiryolunun Ereğli’ye bağlanması isteği geç de olsa hayata geçmiş olsun.
İbrahim KEKEÇ
Kaynakça
1-Tarihçe, Türkiye Taşkömürü Kurumu
2-Dr. Mustafa
ALBAYRAK, Osmanlı –Alman
İlişkilerinin Gelişimi ve Bağdat Demiryolu’nun Yapımı”, Ankara Üniversitesi
Osmanlı Tarih Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM) , Cilt: VI, Ankara,
1995, s.1–38.
3-Yrd. Doç. Dr.
İsmail Yıldırım, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 35, Cilt: XII, Temmuz
1996
4-Kâğıthane-Kemerburgaz
Dekovili-Kent ve Demiryolu,29Ağustos 2011
5-Ekrem Murat
Zaman, Kömüre Giden Demiryolu, Zonguldakbilgi.com,1 Ekim 2007
6Çaycuma Belediyesi, Devlet Demir Yolları’nın yapımı
8-Hakkı Duran,
Çankırı Araştırmalar Merkezi, 30.12.2005,Çankırı'ya
Treni Getiren Abdullah Tiryaki Hakkında İlk Bilgiler, Haberci18.com, 25 Eylül
2011
9-Ankara-Ereyli
Hattı, Demiryollar Mecmuası-S.93,Şubat 1929
Yorumlar