FANTASTİK TÜRK FİLMLERİ YÖNETMENİ RAGIP YILMAZ ATADENİZ
MİLLİ
MÜCADELE HAREKETİNİN MANEVİ ÖNDERİ NİMET
HOCA’NIN TORUNU FANTASTİK TÜRK FİLMLERİ
YÖNETMENİ
Kdz. Ereğli’de Kurtuluş Savaşının simge ismi
Kuva-i Milliye kahramanımız Ahmet Nimet Hoca’yı hepimiz biliriz. Ahmet Nimet Hoca 1854 yılında Vezirköprü’de ( Samsun ) doğmuştur, babası
Vezirköprü tüccarlarından ve tabakhane işleten Fazlı Efendidir. Bu değerli
eğitimci ve din alimini daha önce sizlere tanıtmıştık. (1)
Bu
makalede ise onun ilginç ve renkli bir kişiliğe sahip olan torunu Ragıp Yılmaz
ATADENİZ’den bahsedeceğiz.
R.Yılmaz
ATADENİZ’in Ahmet Nimet Hocanın torunu olduğunu 2007 yılında o dönem Nimet
İlköğretim Okulu Müdürü olan değerli meslektaşım Ali TURAN beyefendiden
öğrenmiştim. Yılmaz ATADENİZ sanırım 2006 yılında Kdz. Ereğliye gelmiş ve
dedesinin mezarı hakkında bilgiler aramış şu an okulun hemen girişinde yer alan
dedesine ait fotoğraf ve biyografi bilgilerini de o zaman okula hediye etmiş. Ali
TURAN beyden bu bilgileri ve Yılmaz ATADENİZ’in telefonunu aldım. Kendisi ile
telefonda 2 kez konuşma imkânım oldu. Maalesef dedesi ile ilgili bilgileri
oldukça azdı.2007 yılı Ağustos ayında Kdz. Ereğli Sayfası blogumda onu tanıtan bir
internet derlemesi çalışmayı yayınladım bu aynı zamanda blog’ta yayımladığım
ilk konulardan biri oldu.
R.Yılmaz
ATADENİZ 1 Şubat 1932 tarihinde İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bebek
ve Gazi Osman Paşa okullarında tamamladı. Kabataş Lisesi'nden mezun oldu. Yılmaz ATADENİZ 1951 yılında ağabeyi Orhan ATADENİZ'in
teşvikiyle tekniker olarak sinemaya girdi. (2)
Ağabeyi
Orhan ATADENİZ tam bir sinema tutkunudur. Orhan ATADENIZ ilk gençliğinde evde
film gösterileri yapar, hatta bunları yaparken ev iki kez yanma tehlikesi
geçirir.
Yılmaz
ATADENİZ o dönemi şöyle anlatıyor: Ağabeyim,
İpek Film Stüdyosu’nda laboratuvar şefi olarak çalışan Yuakim FILMERIDIS
vasıtası ile işe başladı. Ben Kabataş Lisesi'ni bitirdiğimde bir yıl ara vermek
zorunda kaldım. Boş kalmamak için onun yanında çalışmaya başladım. O sıralar
ağabeyim “Tarzan İstanbul'da”' filmini çekiyordu. Çekimlere, montajlarına
beraber girdik. Beni desteklemek için ismimi kurgucu olarak yazdı. Stüdyoya
girdiği zaman herkes ondan bir şey öğrenirdi, hocamızdı. Çok hızlı çalışırdı,
kimse ona yetişemezdi. Sonra, Erman Film Südyosu'nda çalışmaya başladım.
Başladığım gün bana ‘Sen elle filmi yapıştırmayacaksın, kolaj makinesinde
yapıştıracaksın’ dedi ve bana kolaj makinesi verdi. Beni, üç ay içinde bir
filmin montajını, senkronunu, revizyonunu yapıp, negatif montajı dahil kopya
baskısına kadar hazırlar hale getirmişti. Fakat ağabeyimi 33 yaşında talihsiz
bir havagazı zehirlenmesiyle kaybettik. Onu kaybettikten sonra onun yarım
bıraktığı işleri ben tamamladım. Robert Kolej'in mühendislik kısmını
kazanmıştım fakat kaderim tamamen değişti. Ağabeyim yaşasaydı, ben herhalde
mühendis olacaktım.” (3)
Yılmaz ATADENİZ Kurgucu olarak büyük başarı sağlar.
Faruk KENÇ, Atıf YILMAZ, Nejat SAYDAM ve Sırrı GÜLTEKİN'le çalışır. Bir süre
yönetmen yardımcılığı yapar. 1963 yılında “Yedi Kocalı Hürmüz” filmiyle yönetmenliğe
başlar. Amerikan serüvenleri türünde ucuz bütçeli filmlerin yapımını üstlenir.
Sine-İş Sendikası Başkanlığını yapar. 1967 yılında “Atadeniz Film” şirketini
kurup yapımcılığa başlar.” İstanbul Göklerde”, “Türk Hava Meydanları” ve “Telgrafçılar”
adlı belgeselleri çeker. (4)
Yılmaz ATADENİZ her yönüyle çok üretken bir sinema
adamıdır.1963-1999 yılları arasında yönetmenliğini yaptığı film sayısı 106'dır.
Ayrıca 32 film senaryosu yazmış ve 14 filminde yapımcılığını üstlenmiştir. (5)
Bu
arada Kdz.Ereğli’nin yakından tanıdığı Aydın BABAOĞLU (Cüce Aydın) (1954-2009) Bicirik İş Başında (1971)
adlı Yılmaz ATADENİZ’in yönettiği bir filmde başrol oynamış ve Kdz.Ereğli ile Yılmaz ATADENİZ’ in yolu bir
kez daha çakışmıştır.
Yılmaz ATADENİZ
yönetmenliğe geçtikten sonra yanında birçok yönetmen yetiştirdi. Çetin İNANÇ,
Ümit GÜLGEN ve Aydın SAYMAN bunlardan bazılarıdır.
Yılmaz GÜNEY ile ise Silahların Kanunu (1966), Yedi Dağın Aslanı (1966), Kovboy Ali (1966), Dağların Oğlu (1965), Kahreden Kurşun (1965), Kan Gövdeyi Götürdü (1965), Kibar Haydut (1966), Çirkin Kral (1966), Çirkin Kral Affetmez (1967), Güney Ölüm Saçıyor (1969), Aslanların Dönüşü (1966) filmlerinde çalıştı. Daha sonra kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle demektedir. “Yılmaz GÜNEY'in bir filmimde silahla ateş etmesi gerekiyordu. Poligona giderek çalışma yaptırdım. Ama hedefi hiç vuramadı. “Bu sahneyi yarın çekebilir miyiz” dedi. “Tabii” dedim. Ertesi gün ilk atışında vurdu. Sabaha kadar çalışmış. Ama eline keşke silah vermeseydim. Sonraki filmlerinde silah elinden düşmedi. Hatta bazı setlerde oyuncuların başına elma koyup vurmuş. Ben buna setimde izin vermezdim.”
Yılmaz GÜNEY ile ise Silahların Kanunu (1966), Yedi Dağın Aslanı (1966), Kovboy Ali (1966), Dağların Oğlu (1965), Kahreden Kurşun (1965), Kan Gövdeyi Götürdü (1965), Kibar Haydut (1966), Çirkin Kral (1966), Çirkin Kral Affetmez (1967), Güney Ölüm Saçıyor (1969), Aslanların Dönüşü (1966) filmlerinde çalıştı. Daha sonra kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle demektedir. “Yılmaz GÜNEY'in bir filmimde silahla ateş etmesi gerekiyordu. Poligona giderek çalışma yaptırdım. Ama hedefi hiç vuramadı. “Bu sahneyi yarın çekebilir miyiz” dedi. “Tabii” dedim. Ertesi gün ilk atışında vurdu. Sabaha kadar çalışmış. Ama eline keşke silah vermeseydim. Sonraki filmlerinde silah elinden düşmedi. Hatta bazı setlerde oyuncuların başına elma koyup vurmuş. Ben buna setimde izin vermezdim.”
Yılmaz ATADENİZ Avantür filmlerin en iyi örneklerini vererek. Fantastik sinemaya da katkılarda bulunmuştur. (6)
Yılmaz ATADENİZ sinema macerası ile ilgili İncilay
ÖZDEMİR ile yaptığı bir söyleşide Yeşilçam ile ilgili şu ilginç anekdotları
veriyor:
“Türk Sineması'nda ağabeyim Orhan ATADENİZ'in yeri hala
doldurulmuş değildir. Orhan ATADENİZ’in yanında yetişmem, elbette ki benim için
büyük şanstır. Erman Film'in yaptığı “Damga” adlı filmin, bazı sahneleri flu
olarak çıkmış ve filmin hiç iş yapmayacağı düşünülmüş. Ağabeyim, filme gerekli
sahneleri tespit etmiş ve “Gidin bunları çekin,”demiş. Erman Film'de muhasebeci
olarak çalışan Lütfi AKAD, bu sahneleri çekmiş ve film inanılmaz bir iş yapmış.”
“Yedi Kocalı Hürmüz”, Sadık ŞENDİL'in ünlü eseriydi. Yapımcı
Mehmet ARANCI tarafından bana teklif edildi. Ben başrol oyuncusu olarak, o
günlerde “Susuz Yaz” filmiyle büyük ün kazanmış Hülya KOÇYİĞİT'i istedim. Fakat
Mehmet ARANCI, Suna PEKUYSAL'ı oynatmakta ısrar etti. Filmin negatiflerinin
kaybolduğu maalesef doğrudur.
“Yılmaz
GÜNEY'le, ismimin yazıldığı on bir film çektim. Ayrıca, üç filminin de avantür
sahnelerini ve finalini yönettim. Montajını yaptım. Yılmaz GÜNEY oyunculuk
yönünden dünyaya açılacak bir pencere gibiydi. Gereği gibi kullanamadığımızı
düşünüyorum. YILMAZ, sadece bir şöhret değil, şöhretin üstündeki kişiydi.
“O devirde Türkan ŞORAY, Fatma GİRİK, Filiz AKIN gibi
sanatçılardan tarih almak çok zordu. Ne yapmalıydık ki, onların filmleri ile
rekabet edebilelim? Ağabeyim Orhan ATADENİZ'in yaptığı “ Tarzan İstanbul'da”
tüm dünyaya satılmıştı. Biz de onun yolunu takip ettik. Başarımın sırrı, o dünyayı
iyi kurgulayabilmemdedir.” (7)
Yılmaz ATADENİZ’in tekrar gündeme
gelmesi “Türk Fantastik Sineması”na yurt içinde ve yurt dışında
duyulan sürpriz ilgi ile oldu. Bu konuda
Mesut KARA şu tesbitlerde
bulunmaktadır:
“Yeni kültürle yetişen genç kuşak, 90’lı
yılların ortalarında başlayıp bugünlere dek süren bu keşif ve televizyonda
gösterilen Yeşilçam filmlerinin etkisiyle yeni eğlencesini, mizah malzemesini
bulmuştu.Yeni mizah malzemesi ve güldürünün yeni yükselen değeri Yeşilçam’ın B
filmleri, çöp filmleriydi ve bunun yeni adı da fantastik sinemaydı.
Zamanında büyük kentlerde seyirci karşısına çıkamayan fakat Anadolu’da, taşrada büyük işler yapan bu filmler gençliğin yeni eğlencesiydi. Alaycılıkla, mizahla, dalga geçmeyle başlayan bu keşif zamanla sevgiye, benimsemeye ve beğeniye dönüştü. Bu, yeni genç sinema seyircisinin beğeni çıtasını da belirliyordu. “Arabesk” ve “Kahpe Bizans” filmleri bu beğeniye karşılık gelmişti.
Zamanında büyük kentlerde seyirci karşısına çıkamayan fakat Anadolu’da, taşrada büyük işler yapan bu filmler gençliğin yeni eğlencesiydi. Alaycılıkla, mizahla, dalga geçmeyle başlayan bu keşif zamanla sevgiye, benimsemeye ve beğeniye dönüştü. Bu, yeni genç sinema seyircisinin beğeni çıtasını da belirliyordu. “Arabesk” ve “Kahpe Bizans” filmleri bu beğeniye karşılık gelmişti.
“Türk işi” fantastik filmlerin ve
yönetmenlerin yeniden keşfedilmesiyle Yılmaz ATADENİZ’de gündeme geldi ve genç
seyircinin ilgi odağı yönetmenlerden oldu. Filmleri elden ele dolaştı,
kafelerde, sinema etkinliklerinde tekrar tekrar gösterildi. Yurdışında
dergilere haber oldu. Yedi sayfa haber yapan “Video Watchdog” sinema-video
dergisi, Türk sinemasının Süpermen”i diye tanımlamıştı Yılmaz ATADENIZ'i. 2002
yılında da kendisiyle söyleşi yapan bir Amerikan dergisi on sekiz sayfa haber
yapmıştı.
Yılmaz
ATADENİZ, ilginç filmlere imza atmış ilginç yönetmenlerden. Kendi deyimiyle adı
“avantürcüye” çıkmıştı o yıllarda “Killing”, “Kızıl Maske”, “Zorro”, “Ringo”,
“Casus Kıran” gibi çizgi-romanları sinemaya aktarmıştır.”
Bu konuda Yılmaz ATADENİZ ise şu bilgileri veriyor: “İlk 'Killing” i ben çektim. Ses Dergisine kapak oldu. Bir gazete ilavesinde “Killing”i resmediyorlar, çok ilgi görüyor. “Bunun filmini yapmak lazım” dedim. 1967'de Atadeniz Film'i kurdum. “Killing İstanbul'da” ve “Killing Uçan Adam'a Karşı” isimleriyle iki filmi içiçe çektim. Yıldırım GENCER, Kilink’i oynuyordu, bütün oyunculara da iki film parası verdim. Hasılat rekorları kırdı. Bütün zenginliğimi bu filme borçluyum. Etiler'deki katımı o filmin parasıyla almıştım. Ondan sonra “Kızıl Maske”yi, Atadeniz Film olarak ilk ben Çetin İNANÇ’a çektirdim. “Çelik Bilek”i de ona yaptırdım. “Casus Kıran”ı çektim. O da çizgi-roman kahramanı. “Zorro Kamçılı Süvari”, “Zoro'nun İntikamı”, “Ringo Vadiler Aslanı” ve “Ebu Müslim” i çektim. Bu dört filmi aynı anda çektim. Melih GÜLGEN yanımdaydı. O filmlerle Melih yetişti.” (8)
Yılmaz ATADENİZ’in Fantastik ve avantür filmler macerası birbiri ardına pek çok film çekerek devam etmiştir. Bunların çoğu çizgi romanlardan, Amerikan filmlerinden esinlenerek gerçekleştirilmiş filmlerdir. Seyirci büyük ilgi gösterir. Düşük bütçeyle kısa zamanda ve teknik imkânsızlıklar içinde üretilen bu filmler, Yılmaz ATADENİZ’in hayal gücünün zenginliği, üretkenliği ve özverisi sayesinde gerçekleştirilen filmlerdir.
Bu konuda Yılmaz ATADENİZ ise şu bilgileri veriyor: “İlk 'Killing” i ben çektim. Ses Dergisine kapak oldu. Bir gazete ilavesinde “Killing”i resmediyorlar, çok ilgi görüyor. “Bunun filmini yapmak lazım” dedim. 1967'de Atadeniz Film'i kurdum. “Killing İstanbul'da” ve “Killing Uçan Adam'a Karşı” isimleriyle iki filmi içiçe çektim. Yıldırım GENCER, Kilink’i oynuyordu, bütün oyunculara da iki film parası verdim. Hasılat rekorları kırdı. Bütün zenginliğimi bu filme borçluyum. Etiler'deki katımı o filmin parasıyla almıştım. Ondan sonra “Kızıl Maske”yi, Atadeniz Film olarak ilk ben Çetin İNANÇ’a çektirdim. “Çelik Bilek”i de ona yaptırdım. “Casus Kıran”ı çektim. O da çizgi-roman kahramanı. “Zorro Kamçılı Süvari”, “Zoro'nun İntikamı”, “Ringo Vadiler Aslanı” ve “Ebu Müslim” i çektim. Bu dört filmi aynı anda çektim. Melih GÜLGEN yanımdaydı. O filmlerle Melih yetişti.” (8)
Yılmaz ATADENİZ’in Fantastik ve avantür filmler macerası birbiri ardına pek çok film çekerek devam etmiştir. Bunların çoğu çizgi romanlardan, Amerikan filmlerinden esinlenerek gerçekleştirilmiş filmlerdir. Seyirci büyük ilgi gösterir. Düşük bütçeyle kısa zamanda ve teknik imkânsızlıklar içinde üretilen bu filmler, Yılmaz ATADENİZ’in hayal gücünün zenginliği, üretkenliği ve özverisi sayesinde gerçekleştirilen filmlerdir.
Çocukluğundan beri çizgi romanlara düşkün olan ATADENİZ'e Kızılmaske,
Batman, Phantom, Killing ve bunlar gibi birçok çizgi roman ilham kaynağı olur.
Dünya sinemalarıyla eş zamanlı Türk-Batı sentezi kahramanlar ortaya çıkarır.
Avantür filmlerde de bu etki kendisini gösterir. Yılmaz GÜNEY ile çevirdiği
avantür film olan “Kovboy Ali” bunun en iyi örneklerinden biridir. ATADENİZ
fantastik ve avantür filmlerde hiçbir türe birebir bağlı kalmayarak bir anlamda
kendi türünü meydana getirir. Yılmaz GÜNEY ve Yılmaz ATADENİZ birlikteliği de
bu yıllara denk gelir. Birlikte pek çok avantür film çekerler. Bu filmlerle
birlikte Yılmaz GÜNEY imajı da belirlenecektir, “Çirkin Kral”. Birliktelikleri GÜNEY'in
toplumsal filmlere yönelmesine kadar devam eder. Aslında toplumsal film
sinyalleri daha o dönemlerden verilmektedir.
Tülay YAVUZ ve Zeynep KESEMEN ile yaptığı söyleşide
Yılmaz ATADENİZ Fantastik film tutkusunu ve 1974-1980 dönemi Türk sinemasını
ise şöyle değerlendirir:
“Benim
fantastik filmlere ilgim çocukluktan, o zamanlar okuduğumuz o güzel
fotoromanlardan başlıyor. Zira bizim zamanımızda “Çocuk Sesi” gibi, “Binbir
Roman” gibi orijinal çocuk mecmuaları vardı. Özellikle “Binbir Roman’ın
içindeki her fotoroman Amerika'dan birebir getirtilmişti. Bunların içinde “Kızılmaske”,
“X-9”, “Mandrake”, “Maskeli Süvari”, “Tarzan” ve sonradan “Bay Tekin” diye
seyrettiğimiz filmlerin de fotoromanları vardı. Biz bunlarla büyüdük. “Kızılmaske”den
“Casuskıran” filmime, “Maskeli Şeytan” dan “Maskeli Beşler” filmime kadar bütün
bunlar benim kafamdan kendi özverimle çıkmış olaylardı.
1974-1980
yılları arasında itibaren bir erotik film furyası yaşandı. Bunun bize en büyük
kötülüğü şöyle oldu. Bizdeki en büyük seyirci kitlesi kadın seyircidir. Kadın
ve çocuk bir filmi tuttuğu zaman o filmin kazanmaması diye bir ihtimal yoktur.
Biz kadın seyirciyi 74-80 arası kaybettik. Televizyon Türkiye’ye girerken
sinema önlemini alamadı. En büyük kabahatimiz budur. Hâlbuki bahçe
sinemalarımız bizim piyasamızdı. Biz piyasamızı kaybettik. Düşünün 3000 tane
sinema kapanıyor ve siz 250-300 sinemaya düşüyorsunuz. Sizin piyasanız kalır
mı? Kalmaz. Onun için bana göre bahçe sinemalarımızı kaybettiğimiz an, Türk
sineması muhteşem sinemalarına geri dönemez hale geldi.” (9)
Yılmaz
ATADENİZ; FİYAP Yönetim Kurulu, Ulusal Sinema
Platformu, SESAM ve Film-Yön Der üyesidir. Kültür Bakanlığı Denetleme Üst
Kurulu içinde Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği Temsilcisi olarak
görev almıştır. 2008 yılı 3. Dadaş Film Festivali, Onur
Ödülü sahibi Yılmaz ATADENİZ şu anda İstanbul’da Beyoğlu semtinde ikamet etmekte ve film yönetmese
de sinema ile iç içe yaşamını sürdürmektedir.
KAYNAKÇA
1-YerliGaste Haziran 2012 Sayı 21 Sayfa 28-29 MİLLİ MÜCADELENİN KDZ. EREĞLİ’DEKİ MANEVİ ÖNDERİ AHMET
NİMET HOCA
3-Makale Yazarı: Mesut KARA (Kızıl Maske, Zorro, Ringo ve YILMAZ ATADENİZ) 3 Kasım
2011
6-Ragıp Yılmaz ATADENİZ
Biyografisi http://www.tualimforum.com/turk-sinema-sanatcilarinin-hayati-biyografileri/46523-ragip-yilmaz-atadeniz-kimdir-ragip-yilmaz-atadeniz-resimleri-ragip-yilmaz-atadeniz.html
7- SÖYLEŞİ: İncilay ÖZDEMİR -Türk Sinemasının Efsane
Yönetmeni: Yılmaz ATADENİZ http://www.yaslilikrehberi.org/roeportaj-listesi/tuerk-sinemas%c4%b1n%c4%b1n-efsane-yoenetmeni-y%c4%b1lmaz-atadeniz.aspx
Yorumlar