Kayıtlar

GEMİLERİN BATIRILDIĞI YERE ÇELENK BIRAKILDI

Resim
GEMİLERİN BATIRILDIĞI YERE ÇELENK BIRAKILDI 1914 yılında Enver Paşa'nın emriyle Sarıkamış'ta şehit olan 90 bin askere kışlık giysi, erzak ve mühimmat götürmek için İstanbul'dan Trabzon'a doğru yola çıkan Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithad Paşa gemilerini fark eden Rus donanması, nakliye gemilerini batırdı. Böylelikle Karadeniz'de nakliyat sona erdi. Karadeniz Ereğli ilçesinde anma törenlerinin bu yıl üçüncüsü gerçekleştirildi. İlk olarak sahil kenarında Sarıkamış Deniz Şehitleri Anıtı'nın açılışı yapıldı. Deniz Kuvvetleri Karadeniz Bölge Komutanlığı'ndan kalkan TGC Turgut Reis Fırkateyni ile gemilerin batırıldığı ilçenin açıklarındaki alana gelindi. Gemilerin batırılması hakkında davetlilere helikopterhangarında Sarıkamış olayı ve Ereğli açıklarında batırılan nakliye gemileri hakkında brifing verildi. DENİZE ÇELENK BIRAKILDI Anma törenlerine Sarıkamış Dayanışma Derneği'nin Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez ve Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramir

MEMLEKET ECZANESİ VE ECZACI SABİT NİHAT DURAN

Resim
SABİT BEY ECZANESİNİN ÖNÜNDE 1940'LI YILLARIN SONLARI HALKEVİ'NİN ALTINDAKİ ECZANE SABİT BEY VE MELEK HANIM MEMLEKET ECZANESİ VE ECZACI SABİT NİHAT DURAN “Memleketin İlk Eczacısı” Sabit Nihat Bey, 1886 yılında, Ereğli’de Ölüce Fener memuru Derviş Bey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Derviş Mehmet Efendi, bazı kaynaklara göre, 19. yüzyılın başlarında Elazığ’dan o tarihlerdeki adıyla “Bender Erekli”ye göç etmişti. Doğumdaki ve nüfustaki adı “Mehmet Nihat” olan Sabit Bey, Ereğli’de yaygın olarak bilinen ismine kavuşmasına neden olacak okula, Ereğli’de Nimet Hoca’nın öğrencisi olduğu İptidai Mektebi bitirdikten sonra başladı. İstanbul’daki Askeri Rüştiye idi bu okul. Harp Okulunu bitirmesinin ardından kendisine verilen “zabit” (subay) ünvanı, Ereğli’de yaşamı boyunca “Zabit Bey” olarak adlandırılmasına ve zaman içinde, artık zabitlik yapmamasından dolay

ATEŞNEFES

Resim
ATEŞNEFES 30 Ekim 2009 Hamit Kalyoncu Zonguldaklı yazar Ahmet Naim Çıladır’ın yeraltındaki madenci yaşamı ile yöre köylerinde yaşayan insanlarının doğal yaşamını toplumcu gerçekçi bir anlayışla bütün çıplaklığı ile gözler önüne seren öykülerinden bir demet yeniden okuyucu ile buluşuyor. (Ateşnefes- Ahmet Naim, Can Yayınları- İstanbul-2009) “Ateşnefes”; özellikle madenci ve yöre insanının yaşamını ilk kez edebiyat alanına taşıyan önemli bir yazarı, bugün çoğu okurun tanımadığı usta bir öykücüyü yeniden gündeme getirmeyi amaçlayan bir derleme. Yöre insanı maden ocaklarında birikerek patlayan metan gazına “grizu” yerine, “ateşnefes” adını vermiş geçmişte. Ahmet Naim’in de bu adı taşıyan ve insanı derinden etkileyen, hüzünlendiren bir öyküsü yer alıyor kitapta. Ahmet Naim, Zonguldaklılar’ın deyimiyle “Kanca Ahmet”, yaşadığı bölgenin insanını, doğasını kendi imbiğinden damıtarak özel bir öykü çıkarıyor ortaya ve edebiyatımıza renk getiriyor. “Ateşn

KDZ.EREĞLİ HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ?

KDZ.EREĞLİ HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ? Tarihi kayıtlarda ve eski çağ tarih yazarlarının ve gezginlerinin yazılarında, Karadeniz Ereğli’den Heracleia Pontica olarak bahsedildiğini ve son gerçekleşen arkeolojik kazılarla ilk yerleşmelerin Karadeniz Ereğliye M.Ö. 2500’lü yıllarda olduğunun ortaya çıktığını biliyor muydunuz ? Doğal bir liman konumundaki Kdz.Ereğlinin, Megaralı ve Boiotialı kolonilerce kurulmuş olduğunu daha sonra adı Herakleia Pontica adını aldığını Frig, Kimmer, Lid, Asur, Med, Makedon, Roma, Bizans, Ceneviz ve Selçuklu uygarlıklarına mekan olan ilçenin son olarak Osmanlı egemenliğine geçtiğini biliyormuydunuz ? Karadeniz Ereğli’nin mitolojide Altın Post serüveninde Argonaut gemicilerini konuk ettiğini aynı zamanda Kdz.Ereğlinin Hades, Herakles gibi mitolojik öğelerin ve Herakleides, Krispus gibi Antikçağ ünlülerinin izlerini taşıdığını biliyormuydunuz ? Karadeniz Ereğlisi ( Herakleia Pontica ) Amforalarının M.Ö. 4.Yüzyıldan itibaren üretilmeye başlanıldı

Kdz. Ereğli Halkevi'nin efsane kaptanı, Ziyaettin Cıbır

Resim
1923–1950 Yılları Arasında Ereğli Futbol Tarihi Kitabımın yazılması için süreç 2002 yılının Temmuz ayında başlamıştı. Babam Halidun ÖZÇAKIR bir zarf içinde eski futbol takımları fotoğraflarını ve yine eski yıpranmış bir Osmanlıca dergiyi bana gösterdi. Birden heyecana kapıldım. Bunları ona, Değerli büyüğüm Mülayim ÖZEL bir çalışma yapar diye vermiş. Dergi 1925 yılının Gol Mecmuası idi. Hemen bir çırpıda sayfaları çevirdim. Babam orta sayfadaki takımı sordu; bu Fenerbahçe mi acaba? Hayır, oda ne! Bu takımın adını heceleyerek okudum: Karadeniz Ereğli Türk Ocağı Gayur Futbol Takımı. Dile kolay tam 77 sene önceki bu takımda gururla poz verenler adeta benden yardım istiyorlar, bizi gün yüzüne çıkar diyorlardı. Bu şevkle yola çıktım. Değerli büyüklerim Aydoğdu MAKARACI ve Seyfi ONAT beni Ziyaettin CIBIR beye yönlendirdiler. Onun bana verdiği bilgiler Ereğli Futbol tarihinin aydınlanmasında çok yardımcı oldu. Ayrıca Rıdvan ÇİMENOĞLU, Seyfi ONAT, Temel AÇAN, Mahmut OKAY, İlyas KUN ve Nevzat A

Nerede o eski bayramlar?

Resim
“Nerede o eski bayramlar?” - “Nerede o eski bayramlar?” serzenişi ile başlayan cümleler, bayram sohbetlerinin vazgeçilmez repliğidir… Ailenin ileri gelenleri eski bayramları anlatır, yeni jenerasyonun kimi zaman şaşkınlıkla dinlediği yardımlaşma, kaynaşma ve misafirperverlik hikayelerini dillendirir… - Demokrat Gazetesi’nin, Ramazan Bayramı’ndan önceki son sayısı için, 1930-1940’lı yılların bayram geleneklerini Yerel Folklor Araştırmacısı Seyfettin Onat ile konuştuk, “Nerede o eski bayramlar?” diyenlerin anılarını tazelemek, gençlere geçmişten bir pencere açmak için… Röportaj: Sabriye AŞIR Yerel Folklor Araştırmacısı Seyfettin Onat ile son randevumuz geçen yıl Haziran ayında yayınladığımız Demokrat Sektör’ün Evlilik Özel sayısı içindi… Onat, Yayın Grubumuzu ziyarete gelerek, Ereğli ve yöredeki evlilik gelenekleri hakkında bilgi ve tecrübelerini paylaşmıştı. Onat’ın şu sözünü dergimizde spota taşımıştık: “Yedi iklim, dört mevsim, her yanı bir cennet köşesi olan yurdumuzda, yine her yör

ZONGULDAK VE ÇEVRESİ YEREL TARİH ÇALIŞMALARINDA/İSİMLER VE YAZILI KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Zonguldak tarihi, kömürle başlar. Kent merkezinin emek yoğun üretim biçimiyle şekillenen tarih araştırmaları, maalesef ilin ve Zonguldak iline bağlı ilçelerin, kültürel ve sanatsal etkinliklerini ve geçmişini gölgelemiştir. Elpek bezi, Devrek Bastonu gibi el sanatlarına ilişkin, ciddi araştırmaların yapıldığına rastlanılmamaktadır. Kömür madenlerinde çalışan amelelerin, mükellefiyet kapsamında zorla maden ocaklarında istihdam edilmesi ve maden işçiliğinin bölgede geçim kaynağı olması, belki de böylesi bir bakış açısını zorunlu kılmıştır. İşçi sınıfının haklarını elde etme mücadelesi, zaman zaman kömür işletmeciliğini zor durumda bırakmış, resmi kurumlar kömür üretiminin zora girmemesi için polisiye tedbirlere başvurmak durumunda kalmışlardır. Kömür havzasının; işçi göçüyle nüfusunun artması ve ülkenin farklı şehirlerinden gelen maden işçilerinin, etnik köken, kültürel uyuşmazlık ve hemşericilik gayretleriyle birbirleriyle kavgaları, proleter bir sirkülasyon yaratmıştır. Sovyetler Birl