Kayıtlar

Ağustos, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÖMER HULUSİ BARUTOĞLU İLE İLGİLİ ESKİ BİR RÖPORTAJ

Resim
Yaşayan En Yaşlı Maden Mühendisiydi Ömer Hulusi Barutoğlu İstanbul'da Sultan Abdülhamit yıllarında doğdu, yoksuldular, evden bir boğaz eksilsin diyerek Zonguldak Maden Mektebine gitti, mühendisi oldu. 99 yaşına ölen Barutoğlu ailesini, savaşları, madenciliği Mart ayında anlatmıştı. YAYIN TARİHİ   17/07/2004       Bia Haber MERKEZİ BİA (İstanbul) - Madencilerin, maden mühendislerinin "kuruluş öncesine kök salan bir ulu çınar" dedikleri maden mühendisi Ömer Hulusi Barutoğlu 99 yaşında 5 Temmuz günü İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Maden Mühendisleri Odası yayın Organı "Madencilik Mecmuası" nın kurucusu, ilk başyazarı, ilk müellifi ve yayıncısı Barutoğlu Madencilik dergisi Mart sayısına hayatını konuşmuştu. Sultan II. Abdülhamit tahttayken doğan, Recep Tayyip Erdoğan başbakanken ölen Barutoğlu'nun anlatısını kısaltarak yayınlıyoruz. Çocukluğum Doğum tarihinde eski kimlikle yeni

16. Yüzyıldan günümüze Zonguldak Bölgesi'ndeki nüfus hareketleri ve köyler

Resim
    Prof. Dr. Ali Osman ÖZCAN     16. Yüzyıldan günümüze Zonguldak Bölgesi'ndeki nüfus hareketleri ve köyler           14. yüzyılın sonlarındaki arşiv kayıtlarında Trabzon'dan Antalya körfezine kadar uzanan hattın batısında Hristiyan nüfus sadece 32.000 hane halkı kadardır. Bu sayıyı veren Halil İnalcık'a göre her hanede ortalama beş bireyin mevcut olduğunu varsayarsan gayri müslim nüfusun yaklaşık olarak 160.000 civarında olacağı görülür. Bu nüfusun 135.000'i Sivas'tan Trabzon'a uzanan bölgede bulunurken 25.000'lik kısmı Sivas'ın batısından Adalar denizine kadar uzanan bütün Anadolu'ya dağılmış haldedir.             Orhan Sakin tarafından yazılmış 16.yy Osmanlı Arşiv Kayıtlarına Göre Anadolu'da Türkmenler ve Yörükler adlı İstanbul 2010 tarihiyle basılı kitabın dördüncü sayfasında ise Ömer Lütfi Barkan tarafından yapılmış olan araştırmada (Kars, Artvin, kısmen Erzurum ve Van bölgeleri dışta kalmak üzere) Türkiye'nin Suriye,

II.Mahmut döneminde idam edilen Viranşehir Sancağı Mütesellimi “HAYDUTOĞLU MEHMET BEY”

Resim
                                                                                                                                         NİHAT YASA                                                YEREL TARİH ARAŞTIRMACISI     II.Mahmut döneminde idam edilen Viranşehir Sancağı Mütesellimi “HAYDUTOĞLU MEHMET BEY”                                                                                                                                            Bolu, Kastamonu ve Viranşehir Sancakları Haritası 19.yüzyılın ilk çeyreğinde, bölgemizin sancak olarak da Viranşehir Sancağı’na bağlı olduğu yıllarda yönetiminde, bazen “Haydutoğulları” bazen de “Haydaroğulları” olarak anılan ailenin büyüklerinden, Kurucaşile Ova Tekkeönü köyünden olan Haydutoğlu Mehmet Bey, Viranşehir Sancağında mütesellim olarak görev yapıyordu. II.Mahmut döneminde, ayan ve mütesellimlerin ortadan kaldırıldığı süreçte, 1815 yılında da idam edilmiştir.Yaşadığımız dönem   itibariyle tanık bulmanı

1865-1965 Zaman Diliminde Kutsal Bayramlarda Maden İşçileri

Resim
    1865-1965 Zaman Diliminde Kutsal Bayramlarda Maden İşçileri Kutsal Bayramlarda çocukluğumuzda çok daha mutlu olduğum aklıma geliyor. Ramazan, Kurban ayırmadan fakir ailemin bana aldıkları lastik ayakkabılar ve ketenli pantolonlar aklıma geliyor. Ayakkabıyı da, pantolonu da hep büyük alırlardı, büyüdükçe giysin diye. Bayram gününden çok önce koyardık başucumuza yalın ayak ve kıçı açık gezsek de giymezdik bayramlıklarımızı. Bayram önceleri ölmüş yakınlarımız en fazla bayramlarda üzerdi bizi. Buruk olurduk, bazı şeyler boğazlarımıza düğümlenirdi. Askerde olan ağabeylerimiz de üzerdi bizi, bayramlarda ayrılık acısı yüreğimize inerdi. Hapiste yakınları olanlarda açık görüş için geceden giderlerdi hapishane önüne erkenden sıra kapıp, gün bitmeden ikinci defa görüş yapabilmek için.   Birde bayramda evde olamamanın acısını da bilmek lazım, çocukların baba, anne hasreti çektiği yerde, çocuklarına kavuşamayan, anne, babaları da düşünmek lazım. Tabii ki sadece düşünmek acıy