Kayıtlar

Aralık, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÖLÜMÜN AĞZI

SÖZ MÜKELLEFİYETTEN AÇILINCA TABİKİ BU KONUDA KÖMÜR HAVZASI'NIN BELLEĞİ OLAN MADEN VE KALEM EMEKÇİSİ EROL ÇATMA'NIN MAKALESİNİDE SAYFAMIZA EKLEMEYİ BİR BORÇ BİLDİM...... Bu makele ZONGULDAK bölgesinin gözü kulağı olan insan üstü bir çaba ile SAFFET CAN tarafından hazırlanan haberzonguldak1 sitesinden alınmıştır. "Ölümün Ağzı" Ölümün Ağzı, Zonguldak maden işçilerinin mükellefiyet döneminde çektiği zulmü anlatan ve aynı zamanda mükellefiyet dönemiyle ilgili yazılan ilk romandır. Karıkoca Dosdoğrular' ın Tan Gazetesi' ne gönderdiği makalelerle, o dönemde ki zulmün ve sefaleti sayısal dökümleriyle birlikte, canlı tanıkları tarafından her türlü bedeli göze alarak kamuoyuna duyurulmasını yazmıştım. O makaleler, genellikle iş yerlerinde çalışanların çektikleri zulüm, baskı ve sefaletle ilgili idi. "Ölümün Ağzı" Mükellefiyet Döneminde maden işçileri ile birlikte köydeki ailelerinin de acılarını, yazarın söylemiyle "Acının Tarihini " anlatan bir rom

Acı bir deneyim “İş Mükellefiyeti”

Mükellefiyet Uygulaması Havza Tarihi adeta Travmatik Paranoya'dır. Dönemi en iyi anlatan bence İRFAN YALÇIN beye ait "ÖLÜMÜN AĞZI" romanıdır. "Eğer bir gün ‘acı’nın tarihi yazılırsa, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Zonguldak kömür ocaklarında uygulanan ‘işçi mükellefiyeti’nin kısaca ‘mükellefiyet’in de sözü edilir herhalde…” Yaşlı bir madenci o günleri şöyle anlatıyor: “Yük taşıyan bir hayvan-huysuzlanıp da gitmezse sahibi döver onu. Ama ne kadar döverse dövsün onu yaralamak, sakat bırakmak, öldürmek gelmez içinden. İşte böyle sakınmalardan bile uzaktık ‘mükellefiyette’ biz. Ayağı kırılan ocak katırı, yiten bir kazma bizlerin ölümünden daha çok üzerdi başımızdakileri. Çünkü ocakta çalışan katırlar az bulunuyordu. Ama bize gelince karıncalar kadar çoktuk biz.” ( KİTABIN SUNUŞ YAZISINDAN ) Acı bir deneyim “İş Mükellefiyeti” TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi, Zonguldak Maden Mühendisleri Derneği ve ZOKEV ( Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı ) eşgüdümünde 11 -

ÖZÜR DİLERİZ SADEDDİN ERİŞEN

Resim
ÖZÜR DİLERİZ SADEDDİN ERİŞEN Özür dilemek enaniyet’in kırılması bir nevi ego’nun törpülenmesidir.Yüce bir davranıştır.Ben hayatım boyunca bir çok kere yerine getirdim. Haksız olduğumu anlayınca büyük küçük demeden özür dilediğim bir çok kişi oldu. Peki kötü mü ? oldu. Tabi ki hayır aksine bu beni insan olarak yüceltti. Gündem özür dileyenler ve özür dilemeyenler tartışmaları ile yoğun iken peki kim bu Sadeddin ERİŞEN Kdz.Ereğli ‘de hala izleri bulunan ama büyük bir haksızlık sonucunda bu şehirden ve hatta16 ay boyunca Türkiye’den uzak kalan bir mağdur. Sadeddin ERİŞEN beyi merak edenler "Aza Defteri" ve bir kentin hafızası adlı makale mi okuyabilirler. Ben hayatım boyunca kadere şartsız ve tereddütsüz inandım. Metafizik olarak kalp gözü denilen his durumuna da inanırım .Kitabımı yazarken otobiyografisine değindiğim Ereğli’den dramatik ayrılışı sonunda acaba nereye gitti derken 1950 yılına ait efemera belgesinde İstanbul da ki adresini tespit ettiğim bu muhterem zatı

İPSİZ RECEP DİZİSİ İÇİN TARTIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Resim
İPSİZ RECEP DİZİSİ İÇİN TARTIŞMALAR DEVAM EDİYOR TRT Televizyonu tarafından dizi haline getirilen milli mücadele kahramanı İpsiz Recep tarihçiler ve gazete yazarları arasında önemli bir tartışma konusu oldu.Hala bu tartışma sürmekte bazı tarihçiler tarafından "milli kahraman" olarak anlatılan İpsiz Recep başka bir grup tarafından ise "eşkıya" ve "soykırımcı" gibi suçlamalara muhatap oluyor. Kadir İNANIR'ın “benim idolüm” diye nitelendirdiği İpsiz Recep dizi olarak da oldukça tartışılıyor. Genç nesillere milli mücadele dönemini tanıtması açıdan oldukça yerinde bir dizi olarak TRT televizyonu takdir toplarken, dizinin dar bir bölgede çekildiği, İpsiz Recep'i tam olarak yansıtmadığı ve Rize şivesi'nin yeterince iyi kullanılamadığı gibi eleştirilere muhatap oluyor. Olaya yerel tarih açısından bakmak gerekirse İpsiz Recep kimdir ? İpsiz Recep ve Devrekli Muharrem’in Milli Mücadelede döneminde Kdz.Ereğli’de hizmetleri bulunmaktadır.Alemdar Gemisinin